Ani bir kararla ani bir karar alamayacağımı kendime empoze ediyorum, zaten mantığıma sığmazdı. Geçmişe dönmek gibi bir niyeti yok, her daim değişimden ibarettir. İnsanlar böyle görmemeli, duymamalı, bilmemeli veya hissetmemeli. Çünkü bunlar olduğunda hayal de kaygı da zihnini ele geçiriyor. İkisi de rezil bir şey zaten. Bir süre denedi insanlarla anlaşmayı, ama nafile. Anlamı yok, gereği olmadığı gibi. İnsanı anlamak için önce ona inanmak gerek, aksi halde sadece yüzeysel bir anlam olur bu. Tıpkı sözcük tanımları gibi. İnsan insana inanmaz, kimse kimseye inanmaz ve bu nedenle anlamaz. O da inanmadı, inanmak istediğinde ise artık insan kalmadı, ne çevresinde ne de içinde. Gerçekten huzur istiyorsa insan, bir cennet gerek. O Tanrı'ya bugün anlattı her şeyi. Tanrı'dan bir işaret istedi, varlığına dair bir işaret. Tanrı bu işareti verdi, ona cenneti tanımladı. Cennet yalnızca kutsal kitaplarda geçen şekliyle değil, aynı zamanda insanların kalbindeki gibi. Ruhu ellerini açmıştı bu gece, gözlerini açtığında iğreniyordu kendinden, bu yüzden hep gözlerini kapatıyordu dünyaya. Cennet ruhlardan ibaretti, duymak, hissetmek, görmek veya bilmek; hepsi birlikte yoktu artık. Sadece gökyüzünde yıldızlar gibiydi ruhlar. Özüne dönüyordu bu sebepten, taklit yok, ne ise o. Kalp kırmayacaksa insanlarla konuşmamalıydı, hepsi bu. Başlıyor yeniden.. Hatta buna gerek yok. Hiçbir şey başlamıyor diyelim, sıra sende Olvida Todo...