Ben Vazoyu Kırdım!
Doğum gününde eşine bir vazo hediye eden adam, içini birbirinden güzel kırmızı güllerle doldurmayı da ihmal etmemişti. Dar ağızlı, uzun ve gösterişli kristal vazoyu çok beğendi ve çok pahalı olduğu her halinden belli olan şık vazoyu evin en güzel köşesine yerleştirdi.
Ertesi gün işten eve geldiğinde, bu kıymetli vazoyu olduğu yerde göremeyince çok şaşırdı. İçindeki kırmızı güllerin salonun her yerine saçılmış bir vaziyette olduğunu görünce ise çok sinirlendi. Hemen oğlunu seslendi. Yedi yaşındaki oğlu koşarak yanına geldi. “ Vazo nerede?” diye sordu oğluna.
“Ben vazoyu kırdım, parçalarını da çöpe attım. Hiçbir yeri kirletmedim anne, çiçeklere de bir şey olmadı” diye cevap verdi çocuk.
Duydukları karşısında deliye dönen kadın, sinirine hakim olamayıp çocuğun yakasına yapışıp sarsmaya başladı. “Nasıl yaparsın? Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilirsin? Baban onu daha yeni almıştı. Fiyatından haberin var mı?” diye bağırıp çağırdıktan sonra sinirini alamayıp bir tokat patlattı çocuğa. Çocuk titredi. İkinci bir tokat geleceğinden korkar gibi geriye doğru korkuyla irkildi. “Ben onu kırmadım. Koltuğun arkasında” diye itiraf ettikten sonra ağlamaya başladı ve hızla koşarak odasına gitti. Tokadın şiddetinden sol yanağı alev alev yanıyordu çocuğun. Kadın olduğun yerde kalakalmıştı.
Acaba doğru muydu söyledikleri? Hemen gidip çocuğun söylediği yere baktı. Evet doğru söylemişti çocuk. Vazo sapa sağlam orada duruyordu. Birden inanılmaz bir pişmanlık duydu. Çocuğun yüzü gibi onunda tokadı atan eli alev alev yanıyordu. Peki neden böyle bir şey yapmıştı. Bir anlam veremedi, kırmadığı halde kırdım demişti. Bunların cevabını almak ve oğlunun gönlünü almak için çocuğun odasına gitti.
Çocuk yatağına uzanmış, dizlerini karnına çekmiş, yüzü duvara dönük ağlıyordu. Annesi onu kaldırmaya çalıştıysa da inat ederek, her seferinde annesinin kollarından kurtulan çocuk sırtını dönüp ağlamaya devam etti. Pes edip yatağın ucuna oturan kadın “Niye yaptın?” diye sordu. Çocuk da yattığı yerden ağlamaya devam ederek anlattı.
“ Bugün okulda bir çocuk, annesinin en güzel porselen fincanlarını kırmış, annesi de ona çok kızmış. Ben de ona dedim ki, ben böyle bir şey yapsaydım annem bana hiç kızmazdı. Çünkü beni çok seviyor” dedim.
Sözlerini bitiren çocuk hala ağlamaya devam ediyordu. Yumuşamış sesiyle “Bebeğiiimm” diyerek çocuğu kucağına aldı. Bu kez karşı koymadı ve usulca başını annesinin göğsüne dayadı ağlamaya devam ederken.
“ Sana söz veriyorum oğlum, bir daha hiç kızmayacağım sana bir şey kırarsan.”
Bu sözlerle çocuğunun gönlünü almayı başarmıştır anne. Yoksa ikisi de farkındaydılar; evde herkes bir şeyleri kazayla kırabilirdi.
“Hiç kızmayacaksın ama!” dedi çocuk. “Hiç!” diye yineledi anne. “Söz mü?”. “ Söz oğlum, hiç kızmayacağım.” Oğlu birden annesinin kucağından atlayıp salona koştu. Ve içeriden büyük bir şangırtı sesi duyuldu. Kadın heyecanla koşarak salona gitti ve gördüğü manzara karşısında şok geçirdi. Az önce sapa sağlam olan vazo şimdi param parça bir şekilde yere dağılmıştı. Cam parçalarının arasında bir de küçük bir süper kahraman maketi duruyordu.
“Bugün vazonun içine kaçmıştı, çıkartamadım, elim içine sığmadı. Söz verdin kızmayacaksın. Hem de zaten tokadı peşin peşin attın.” Sonra süper kahraman oyuncağını alıp dışarı fırladı. Arkadaşları oynamak için onu bekliyorlardı.
#wattpad #tumblr #blog #roman #kıssadanhisse #şair #şiir #yazar #blog #blogger #günlük #öykü #hikaye #kitap #kitapyaz #yazılarınkitapoluyor #kırıkvazo #anne #çocuk #kızmaanne #hediye #söz #oyuncak #ders