BEŞİR AYVAZOĞLU İZLENİMLERİ
Sosyal medya üzerinden bir yazarlık atölyesi grubuna katıldım geçen yıl. Grubu ilk kez Senai Demirci Beyefendinin İnstagram hikayesinde keşfettim. Kendisi atölyenin bu haftaki yazar konuğuydu. Tam da aradığım bir ortamdı bu atölye. Hemen grup yetkilileri ile iletişime geçerek aralarına dahil oldum.
Atölyemize çok kıymetli yazarlar davet ediliyor, yazışma ve sesli mesaj ile soru cevap şekline söyleşiler, haftalık etkinlikler düzenleniyor. Yoğun çalışmama rağmen elimden geldiğince söyleşi ve etkinliklere katılmaya çalışıyor ama bazılarını da kaçırıyordum.
Son zamanlarda yoğunluğum biraz azalınca yazarlık atölyesine, okumaya ve yazmaya daha fazla önem vermeye başladım fakat hala bir eksiklik hissediyordum. Kendi kendime içimden: “Yakın zamanda yazarlık eğitimi olsa, yazarlar ile yüz yüze görüşebilsem ne kadar güzel olur!” diye geçiriyordum.
Geçtiğimiz çarşamba günü yazarlık atölyesi grubundan bir arkadaş, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu Edebiyat ve Yazı Akademisi'nin afişini paylaştı. Öyle mutlu oldum ki o an! Büyükler “Dua saatine denk gelmiş” derler; tam da öyle olmuştu. “Türkiye'nin önde gelen şair ve yazarlarıyla edebiyat yolculuğuna hazır mısınız?” yazıyordu afişte. Evet, hem de dünden hazırdım!
İlk etkinlik Cuma günü, kıymetli yazar ve şair Beşir Ayvazoğlu Beyefendinin “Yaza Yaza Yaşamak” adlı eğitimiyle başlıyordu. O gün işlerimi öğleye kadar hallettim; yazarlık notlarım için bir defter ve kalem alarak büyük bir heyecan ve iştiyak ile ilçeden Bursa'ya doğru yolculuğa çıktım.
Tayyare Kültür Merkezi’ne ilk gelişimdi bu. Geldiğimde tek tük insanlar vardı. Bir köşede film makinesi ve yanında filmin sarıldığı bobin vardı. Dikkatimi çekti; yanına giderek inceledim ve fotoğrafını çektim.
Saat 16.30 olduğunda bekleme salonu kalabalıklaştı ve yavaş yavaş bizi gösteri salonuna aldılar. Yerlerimize geçtik ve misafirimizi beklemeye koyulduk. Bu arada yeni aldığım not defterimi ve kalemimi de hazırladım. 17.05’de Beşir Ayvazoğlu Beyefendi kapıda göründü. Şık giyimi ve asil duruşuyla İstanbul beyefendisi intibaı oluşturdu bende.
Bursalı yazar arkadaşları ile selamlaştı ve daha sonra bizleri selamlayarak alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. Öncelikli olarak kendi hayatından, yazarlığa nasıl başladığından bahsetti. Ağzından çıkan her kelimeyi pür dikkat dinledim ve hepsini yazmaya çalıştım.
Hülâsa yazarlığın uzun bir serüven olduğunu; gözümüzü büyük hedeflere dikmemiz gerektiğini; okumayı ve yazmayı bir yaşam tarzı haline getirmemiz; sürekli azimli, kararlı ve istekli olmamız, rüyalarımızda bile yazmamız gerektiğini, öncelikle Türk edebiyatını ve sonra Dünya edebiyatını okumamız gerektiğini belirtti.
1 saat süren eğitim ve yarım saatlik soru cevapların ardından sona gelinmişti. Yaklaşık 7 sayfa not almıştım. 51 yıllık yazarlık hayatına 60 kitap sığdırmış, Türk edebiyatında önemli bir yer etmiş, son derece mütevazı ve beyefendi kişiliği ile beni kendisine hayran bırakmıştı değerli üstad.
Salondan ayrılırken içimi hem huzurun hem de çok kıymetli bilgilerin sardığını hissettim.
İleriki haftalardaki izlenimlerimde tekrar buluşmak dileğiyle.