Birbirinin üzüntüsünü dert edinen çocuklardık biz.
Keşke diyorum, çocukluğumuzda renklerine göre ayırıp pay ettiğimiz gibi bonibonları,
büyüyünce de renklerine göre ayırabilseydik insanları.
Mesela dışı tatlı mı tatlı, pembe, mavi, yeşil olup ta içi kako karası olanları, ya da bilebilseydik keşke, yaşartmak için gözümüzü çiğnediğimiz sulu göz sakızlara, yüreğimizi çiğneye çiğneye ihtiyaç bırakmayacaklarını görebilseydik birazcık.
Yakar top oynarken güle oynaya yandığımız canların, bile isteye yakılacağını. Ya da elimize geçen her parayı, bakkal da harcadığımız gibi harcamasaydık ona buna.
Gülen gözlerimizle, yanakta açılan gamzelerimizi, çocukça kavgalar yeterdi bize.
"Biraz saman ekmek, biraz biber salçası...