İtikâdın sözünü buyruk bilmeyen, bendinin sözünü kanun saymakla büyük bir hata etmektedir. Üstelik bu hata, belki de onun hayatını zindan edecektir, kalbini harabeye çevirecektir. Oysa ki bend iyidir, bend içtendir. Lâkin insanda hoş durmaz, insanın içindekinde hiç hoş durmaz. Bu sebeple de huzura varmaz. Biz bunu bilip, bunu söylemedikçe, mutluluk bir hayaldir, huzur da sevgi de öyle. Bir şeyi kabul etmek, kabul edilenin mahkumiyetidir. Ki insan olgunlaştığında, her şeyi kabul edecektir. Her şeyi emrine almak için, hiçbir şeye şaşırmayacaktır. Duygu bir hareketliliktir, bir dinamiği vardır. Bu dinamik kabul edememekle ortaya çıkar. İnsan sevgiyi kabul etmediğinde ona hayranlık duyar; çünkü insana yabancıdır, tanımadığı bir histir bu. Sonucunda ise hüsran, keder mâkus kaderin ilmeğini atmaktadır. O hissi onun mezarıdır. Sevdiğine ruhunu veremediğinden nefsinden mütevellit; ölmelidir artık, bir insanda iki ruh yaşayamamaktadır. Nefs sevgiyi katleder, nefs bencilken sevgi biri gözetmez. Gerçek bir sevgi dağıtmaya sebeptir, sahip olmaya değil. Dahiliyettir, hariciyet de buna eşlik edecektir. İnsan ruhuna dokunana dek, kimseyi sevmeyecektir. Sadece kullanacaktır esasında.