Bazen bir an,
gölgelerle oynar,
gizlice içimize sızar.
O an,
ne kadar kısa olsa da,
bütün bir ömrü içinde taşır.
Bir bakış,
bir gülüş,
bir sarılma…
Ve sonra,
o an kaybolur,
geriye sadece
bir iz bırakır.
İzler,
sanki yavaşça silinen kelimeler gibi,
hatırladıkça kaybolur.
Ama bir anın gölgesi,
sonsuz bir yankı gibi kalır.
Bir saniye,
bir düşünce,
bir nefes…
Ve o anla ilgili ne varsa,
gözlerimizin derinliğinde
izler bırakır.
Bazen,
o anların içinde kayboluruz.
Zamanın gerisinde,
anların içinde,
gölgelerin içinde.
Her şey bir arada,
ama hiçbir şey tam olarak
belirgin değil.
Sadece hissedilir.
Bir an,
bir ışık gibi parladı,
sonra kayboldu.
Ama o ışık,
şimdi içimizde yanıyor,
gölgesiyle birlikte.
Ve her şeyin
geçici olduğunu bilerek,
o anı yaşamanın değerini
fark ederiz.