Yıl 2023 imamı olduğum camide geçirdiğim ikinci yılımdı.
Neredeyse 5 yıl durmaksızın yazdığım ELİFİ'mi de tanıyalı iki ay olmuştu... Elifle tanışalı koskoca iki ay.
Koskoca diyorum çünkü ben bu iki ay için yıllarımı verdim sayfalarca yazı yazdım.. Elifle iki ay hiç konuşamadım. Sadece görücü usulü oldu onu tanımam.
Tanıdığım gün sanki gönlümde yağmur yağmaya başladı, gök gürültüsü yok, ses yok, ayrılıklar yok. Sırılsıklam olmuştum.
Onu gördüğüm gün sanki o an birinin bana gelip, bu bir rüya değil, demesine o kadar çok ihtiyacım vardı ki.
Kaç Hüzün önceydi bilmiyorum ama 10 yıl önce yüreğime düşen Elif karşımdaydı, yapraklar dallarını terk etmişti sokaklardan, ben sevdiğime mi kavuşacaktım.
Yani bu hüzünlü hikayenin sonu böyle güzel mi yazmıştı Allah... Ruhlar benzerlerini bulduklarında güzel hissedermiş derdi "Şair" bugüne kadar nereye baksa ne duysa ,Ne görürse Hüzün eseri olan kalbim güzel hissediyordu, onu gördüğüm gün.
Bir gün kapım çaldı, gelen muhtar idi.
Evlilik adında bir kültür merkezinde konferans verilecekmiş ve beni oraya konuşmacı olarak davet etti bende seve seve gelirim dedim.
Ertesi gün hazırlık yaptım çıktım yola, duydum ki Elifte orada olacakmış.
Çok heyecanlandım. Yıllardır kalemime aldığım Elif orada olacak ve ben Evlilik nasıl olur konulu konferansımda herkese kendi düşüncelerimi anlatırken onuda etkilemiş olacaktım.
Yaklaşık 1 saat geçti ve salonda 400'ü aşkın insan vardı.
Konuşmama başladığımda ilk olarak Allah'ın selamını verdim ve kelimelerimi peş peşe dile getirdim.
Kelimelerim sonunda Peygamber efendimizin bir hadisi şerifini izah ettim, "Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur" dedim.
Ve o anda o koca sahneden inip kalabalığın içinden herkesin şaşkın bakışları önünde Elifin yanına gittim ve ona,
"Benimle imanının yarısını tamamlar mısın" dedim.
Sessizlik ikimizi de karşısına almış konuşmamızı bekliyordu sanki 400 ya da 500 kişinin önünde.
Yazılarım hayallerim geliyordu aklıma. Güneşin ufuk çizgisinden sevdiğini aydınlatması gibi gözleri acele etmeden usul usul başını kaldırdı ve bana galatanın kız kulesine olan amansız bekleyişi gibi bakarak,
"Hayır" dedi..
İnanamamıştım Elif diye diye hayalini sonsuz bir güzellikle kurduğum kişi bana koca bir hayır demişti. Bu muydu benim bekleyişimin ödülü, bu muydu benim sevgimin karşılığı.
Elif'in bana evlilik teklifine Hayır demesinden sonra hayatımda çok şey değişecekti.
Kendimi yine kağıtla kalemlere adayacaktım. Yine hiç durmaksızın sadece yazacaktım.
Hani bir bardak sıcak çayı avuçlarının arasındayken birden içersin ya volkanlar patlar, lav gibi akar içine işte öyle yanıyordu içim ama onun gibi geçici değil daimi bu acı... Bir şey değil çok şeyler kopup gidiyor seni unutmaya çalışırken, vazgeçilmezim dedim sana nasıl vazgeçerim ki şimdi gözlerinden, her şeyi unutup bir yerlerden başlamayı aklım almıyor, bilmiyorum kendimi ne yapıyorum bilmiyorum.
Ben sevmeyi ve sevilmeyi senle yaşadım böyle en doruğunda, şimdiyse kollarım boşluğu sarıyor,gözlerim bakmak istemiyor ki fer'i çoktan sönmüş yaşam belirtisi yok.
Seni her görüşte intihar eder olmuştu yüreğim nasıl bir anlam nasıl bir sevmekti bu ve sevgimi alıp gitmek istedim bende, vurdum sırtıma yaşanmışlıkları ama taşıyamadım kaldırıp götüremedim... hele içimdeki çocuktan hiç bahsetmeyeceğim bile sana o çok kötü, öldü mü yaşıyor mu her ikisi de değil... o da bilmiyor. bildiği ve bildiğim tek şey var Seni Çok Seviyor ve öyle özlemiş ki bakmayı gözlerine ... evet bir HAYALİ aşk tı bizimkisi belki, bir zevk yada bir deneme vasıtasıyla başlamıştı her şey.
Nasıl dedin be hayal,
Nasıl sana yıllarca yazılar hayaller kuran bir adama bir çırpılışla hayır dedin.
Hiç mi değeri olmamıştı bu sevginin bu bekleyişin.
Ne denir ki bu saatten sonra? 'Sözlerin bir anlamı kaldımı bizim için?
Evet,işte bende sonunda pes ettim,vazgeçtim artık sana yazmaktan... Vazgeçtim seni, beni ve aslında hiçbir zaman olmamış olan 'bizi' yazmaktan... Hak din olan islamı yaşayamamaktan. Hayatıma anlam kattığın, bendeki bütün güzel duyguların kilitli kapısına yaklaştığın ve bütün kilitleri kırdığın için BAŞTA teşekkür ediyorum. Aşk, ancak bu kadar güzel olabilirdi. Seni ve sana ait şeyleri anlatmak kolay olmuyor, hep eksik kalıyor cümlelerim. Dünya üzerinde tarifi mümkün olmayan bir cümlesin. Sanki bütün diller eksik, sanki bütün harfler yetim. Bahsin geçmeli her cümlede. Her yerde sen olmalısın mesela. Yattığım yatakta, gördüğüm rüyada, kalktığım sabahta, yediğim kahvaltıda, içtiğim çayda, yürüdüğüm yollarda, baktığım resimde, soluduğum havada hep sen olmalısın ya da senden bir parça. Elin değmeli şu berbat dünyaya. Güzelleştirmelisin bütün kötü şeyleri. Ellerinin şifasını dağıtmalısın, iyileştirmelisin bütün kırık dökük olan bu düzeni.Senin olduğun yerde kötülük barınmamalı. İşte senin yüreğin böyle bir yer. Yüreğinde yaşamalı bütün nefesler. Seninle öğrenmeliler. İyiliğine, güzelliğine imrenir görenler. Daha nasıl anlatılır bilmiyorum. Boş zamanlarımda odama çekilip bir bir DÜŞÜNÜYORUM. Elime kâğıt kalem geçiyor inceden. Hiçbir anını unutmamak adına hep yazıyor KALBİM. Seni yazmak soluksuz oluyor. Hiç durmadan sadece seni anlatıyor ellerim, kâğıtla kalem de hiç bıkmadan dinliyor, ev sahipliği yapıyor sana. Seni ağırlamaktan fazlaca memnunlar. Bazen onlardan bile KISKANIYORUM seni. Sana sadece benim kalbim ev sahipliği yapmalı diye düşünüyorum, paylaşamıyorum seni. Belki de biraz bencillik ediyorum, farkındayım. Fakat sen çok değerli bir mücevhersin; başka ellerde, başka yerlerde kırılır da hırpalanırsın. Sen hiç kırılmamalısın. Sevilmelisin. Seni ben sevmeliyim hep. SADECE BEN KISKANMALIYIM. Sen gönlümün tahtında oturup, dinlenmelisin. Yoramam ki seni ben.Yanımda olduğun günlerin sayısı arttıkça, alacağım nefes sayısının azaldığını bilmek beni çok korkutuyor. Seni daha fazla sevecekken, zamansız bir vedadan, zamansız bir gidişten korkuyordum. Ölünce seni sevememekten korkuyorum.
Ne oldu şimdi buncasına güzel buncasına temiz hayallere. Hani çay içecektik, hani berabet kimselerin olmadığı yerlere kaçıp sohbet edecektik.
Bir bekleyeni olmalı insanın,sen vaz geçsende senden vaz geçmeyecek biri olmalı.. pekiya şimdi soruyorum, ne oldu şimdi?
Böylesine güzel duygular, nefes bitince sona ermemeli. Aşk bize daha çok nefes vermeliydi sevgili. Aşk bizi daha çok sevmeliydi. Aşk bize dört kolla sarılıp, bizi sahiplenmeli.
Hani hep derler ya biz birbirimize sırt sırta verirsek aşamayacağımız yol yoktur diye.
Şimdi ben yarım kaldım.
Hadi git bakalım. Git ve sakın bakma ardına. Zaten bu benim ilk yalnızlığım değil ki.
gözyaşlarımda sakladığım gizli anılar çıkacak yine orta yere sen giderken. sakın yanlış anlama pişman değilim ama... aması var işte. amalar var yaşanmamışlıklar üzerine. yaşanamayacaklar üzerine amalar var.şimdi sen gidiyorsun ve yaralı bırakıyorsun kalbimdeki köşeni. üzülme demesi kolay senin için. ya ben ne yapacağım ardından bu mektubu yazmaktan başka...saatlerim belli bir zamana odaklandı yokluğunda. gidişini gösteriyor akrep ve yelkovan.
Şimdi sana son kez yazıyorum ey hayal;
Sakın vazgeçme çizdiğin yoldan ve sakın cevap yazma bu mektubuma. Ben acılarımı naftalinleyip kaldırıyorum. BU HİKAYEMİZ SIRLANDI VE SONSUZLUGA UGURLANDI.. artık güvelerle uğraşacak zaman. ve tek ben kalacağım yorgun kalan, zamanın ardından.
Aşkın boynunun borcu olsun sevgili; sana nefes, sana ruh…
Aradan bir ay kadar vakit geçti ve içime kapanık bir döneme girmiştim. Hayat boştu artık sanki, güneşin her akşam ezanından sonra AY'ı terk edişi gibi onun o gece vakti sevdigini yapa yanlız bırakması ve aklının hep onda olması gibiydim.
Elif' beni bırakmıştı.
Elifin bana olan sevgisinden hiç bir zaman ümidimi kesmiyecektim belki ama onun o güzel gözlerini çok özliyecektim.
Gitti bana baharı getiren insan,
Gitti bana odamı aydınlatan ışığım,
Şimdi geriye bir hüzün kaldı,
Doldu heybem,
Sırtımda derin bir yük kaldı,
Şehrin pencereleri kapalı,
Sanki göğün canı yanmıştı,
Yağmaz oldu yağmurlar,
Bir hayâl daha kurasım vardı,
Çocuklar gibi düşünesim,
Şimdi yazımda sızı, bakışımda bir sevda kaldı.
Hüzün şairdedir,
Ve şair hüzünden.
İnsan en çok kalbinden ağlarmış,
Benim yüregim ağladı...
Görevli oldugum camiden tahini istiyerek çıktım yollara, artık bir vaiz konuşmacı olup insanlara yaşadıgımı anlatacagım. Elif'i anlatacagım.
Elif'i görmeyeli uzun zaman olmuştu. Hayatımda yeni yeni yerler keşfedip yeni insanlarla tanışıyordum. Çok özlüyordum, onun bana hayatımda kattıgı yeri bambaşkaydı sanki. Onun gözleri karadenizdi sanki. O benim meâlimdi sanki.
Elif bir bayan,
O bir aşk,leyla,bir suretin ışık eseri,
Elif acının şiirle yazıldıgı kadın,
Aşkın imkansızlıgına vurulan kadın,
O sevdigi Alihanına yüregiyle "Hayır"diyen kadın.
Seveceksen güzel seveceksin, sevginle güzelleşen kalbi seveceksin, bir sevdanın taşıyanı, aşkın yaşayanı, kalbin ince yanı olacaksın. Aşkını hep taze tutacaksın.
İşte böyle tazeydi bizim aşkımız. Böyle yazılara sıgmazcasına temizdi ve saglamdı kalemimiz.
Artık sen yoksun Elif'im.
Yapa yanlız bıraktığın bu Alihan ne eyleyecek bilinmez ama, sen incittin ya beni, sende incinirsin diye korkuyorum.. Aşkın kavramından, anlamından uzaklaştıgı bir çağda, unuttuğumuz ne varsa şiirinle geri gönder Allahım.
Bazen öyle olurki, ne olduğunu anlamadan kendinizi bir sürecin içinde bulursunuz. Ne siz girmişsinizdir içeri ne de çıkış kapısının yeri bellidir.
Elif'in bana hayır demesinden koskoca 6 yıl geçti ve ben buna hala ilk günki gibi anlam verememiştim. Bekliyordum halâ ve halâ vardır bundada bir hayır deyip bekliyordum, o kadar içime oturmuştuki görevli olduğum camidede verim kaybediyordum.
Bu konuya el atmak için ailem benimle konuştu ve bana bir kız bulduklarını eger olursa akşam isteyelimde hayırlısıyla hemen olsunki kafan artık diger kızda kalmasın dediler.
Ben nasıl bir başka kıza bakacaktım be hayâl. Seni yazmıstım hani yıllarca. Temiz beklemiştim ne yani bu muydu karşılığı?. Akşam oldu ve isteksiz bir şekilde hazırlanıp yola koyulduk varmadan bir akşam namazını kılayım dedim ben aileme. Ailemi istiyeceğimiz kızın evine gönderdim namazı kılıp eve vardıgımda birde ne olsun herkes bana bakıp anlamsızca gülüyor. Hiç bir anlam veremedim sanki istiyeceğimiz kızın ailesini yıllardır tanıyorduk.
Bir köşeye oturdum aile büyükleriyle biraz sohbet muhabbet derken annesi kızına seslendi "Elif hadi gel kızım!"
Güneşin ufuktan sevdiğini aydınlatması gibi içeriye bir kız girdi.
Bu aman Allah'ım! Elif'ti.
Kainatın en büyük anlam veremedigi bu meseleyi çözmek için yavaş yavaş bakıyordum gözlerine. Güneşin dünyayı ilk gördügü anı düşündüm birden, Elif'im, hafizem dedim içimden.
Sadece 1 saniye herşey durdu sanki. Dünya kısa bir ara verdi olan bitene. Meğer elif gitmemiş meğer hep ailemle irtibat halindeymiş, meğer elif beni denemiş Allah için züleyhaların, Leylaların aşkları gibi sınamış, sınamış ki ondan önce Allah'ı unutmayayım, sınamışki aşktan öte Allah sevgisini bulayım.
Yalnız Allah ol derse yürürsün hayat denilen yollarda. Yalnızca nasibinde varsa yaklaşırsın uzaktaki beklediğine. Delice bir gayrettir nasip dediğin,sonunu bilmediğin bir bekleyiş,her gece boğazına düğümlenen o sabırdır. Sabır denilen o durakta beklemedikce kendine verilen hayri görmüyor insan. Sen kalbini ferah tut gün gelir, Senin de kalbinin nasibine düşen gelir bulur seni…
Aynı benim yıllar sonra Elif'i bulmam gibi. Sana sonsuz kere hamd olsun Allah'ım.