Bir fırtına gelir,
ama kimse beklemez.
Sessizce yaklaşır,
rüzgarın gizli fısıldayışı gibi.
Yavaşça sarar her köşeyi,
yavaşça dondurur zamanı.
İçimizde bir boşluk,
dışarıda bir boşluk.
İç içe geçmiş bir yalnızlık,
belki de en büyük fırtına.
Hiçbir hazırlık yapmadan,
gözlerimizde korku,
ama bir adım dahi atamayacak kadar
ürkek.
Bir fırtına öncesi sessizlik,
yüreğimizin kalp atışları gibi.
Zaman her şeyin önünde
yavaşça ilerler,
ama fırtına geldiğinde,
sadece rüzgarın ve sesin
fısıldadığı o anı hatırlarsınız.
Ve sonrasında,
her şey eskisi gibi olur,
ama içimizde bir şey kaybolur.
O anın hatırası,
fırtınanın geçmişi gibi
gözlerimizde bir iz bırakır.