Kasabanın uzağında yer alan uzun yıllardır kullanılan yıllara meydan okuyan yedi gözlü taşköprü son yağışlarla birlikte hasar almış ve kasabaya girişler yolları son derece kötü bir halde bulunan eski yoldan saglaniyordu. At ,eşek ve katırlar ile büyükbaş hayvanları ayak izleri ıslanmış topraga yapışıyor, yer yer hayvan gübrelerin kesif kokusu tüm yola yayılıyordu.Kasabanın ileri gelenleri bu durumu Mora valisi Dramali Mahmud Paşa dahi iletmişler lakin aradan bir ay geçmesine karşın henüz imar çalışmasına girisiememişti.Üstelik taşköprünun durumu ile ilgili İstanbul’dan da bir haber gelmemiş ve sanki bu durum unutturulmaya çalışılması başlanmıştı.Çarşıya pazara han için getirilen mallar köprünün tamiri yapılmadığı için uzun bir bir yoldan kasabaya ulaştırılıyor ve bu durum çarşı esnafını ve ahaliyi huzursuz ediyordu.Aslına bakılırsa bu durumdan daha da önemli bir husus ta köprünün tamirinin geçireceği günlerde güvenlik boşluğundan yararlanan azılı Rum eşkıyalarının kervanları soymaları ve buna bağlı olarak da çarşıya düzenli olarak ürünlerin gelmeyişleriydi.
Yedi gözlü taşköprü, uzun yılların yorgunluğunu fazlasıyla yaşıyor olmalıydı.Üçüncü Selim döneminde de kapsamlı bir bakımdan geçirilmiştir.Yapılış tarihi Fâtih Sultan Mehmed’in hükümdarlığı dönemine kadar uzanıyordu. Taşköprünun mermer kitabesinde 1799 yazılıydı ve bunun dışında köprüyü yapanla ilgili herhangi bir ibare yoktu.Köprü uzun yıllar eşkıyaların korkulu rüyası olarak nam salmıştı.Şöhretinin bu denli artmasında en seçkin Türk muhafızların görev almasaydı.Kasabalıdan öğrendiğim kadarıyla bu taşköprünün tarihsel önemi son Mora despotluğunun ileri gelenlerin bu köprü civarında yakalanıp idam edilmesiymiş.Hatta öyle ki köprünün bulundu derenin yatağı da günümüzde bulunan alana kaydırılmış.Bunun neden yapıldığı ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamadım.
EBUBEKİR KURİ