Hani nerede o mutlu kız? Seninde sokak lambaların cızırdamaya başladı,hafiften bozuk gökyüzün. Yağmur mu çiseliyor yoksa acıdan kavrulmuş topraklarına?
Gölgesiz mi kaldın tek damla mutluluk düşmemiş hayat çölünde? Yoksa çekip giderken hiç düşünmediğin yollar mı yordu ayaklarını?
Başka adamların nefesiyle ısınacağını düşündüğün ellerindeki çatlaklar neden?
Bana aldığın terlikler mi hatıram olarak kaldı bir tek,utanmadın mı başkasına giydirirken? Gülerken cennet saçan o suratın utancından cehennem kırmızısına dönmedi mi? Sen çok eskidin. Seni el üstünde tutmaya çalışırken ben, elimi ayağımı kırıp sırtını dönen sen. Bana seni seviyorum derken hiç mi inanmadın söylediklerine? Ve soruyorum sana rüyalarımı süslerken, nasıl bir an da kabuslarım olabilmeyi becerdin?
Rüya demişken rüyalardan bir tanesinde.Zaten sadece bir rüya yüzünde görebildiğim. Selamın yok ne gözlerime ne kulaklarıma. Ben de görsem çeviririm başımı öbür yana. Sen bir yana gidersin ben diğer yana.
Sana palavralar okuyacağım senin yaptığın gibi 'ama'larla.
Hiç birinde 'seni seviyorum ama' kadar acımasız olmayacağım.
Boğazıma düğümlenecek senli cümlelerim susacağım. İsmini çok derinde saklayacağım. Soğuklar da fazla gezme dayanamazsın. Gerçi ateşimde yaktı seni. Sen ılık adamların kadınısın!