Sert bir viraj daha. Taviz olmayan bir kabristanda derin bir nefes daha. Herşeyi anlamışsın.Sadece aklın komut vermiyor. Çünkü kalbin aklının anladıklarını hücrelerine iletmek istemiyor. Gidemiyorsun. Annenin lafında bir kasis daha. Bir ak saç düşünce anlatamam. Ama detayları severim anlatırken seni. Kapkaranlık bir odadan çıkıp geldim. Oturdum o masaya. Eve geri döndüğüm de odadaki ışıklar yanıyordu. Hucrelerim senin hücrelerinde parlıyordu. Sana bakınca görebileceğim tüm güzellikleri görmüş sayıyordum kendimi. Delinin Tekiydim çıktığım düzlükte. Yada sallandirmadan önce gözlerimi gözlerinde. Az maharetli çok sevebilen bir his paçavrası seni dedim kendime. Gene susmuyorsun his yumağı.
Ha ! Sorsalar hissettiğini yaşamalısın.
Ama yansıtmak yasak. His önemli ama...
Sor şimdi hadi. Ne hissettiysem onu yaşadım çünkü. Suçlu muyum ? Bence hayır.
Onlara ve dünyaya göre kesinlikle.
Ne yaptım ? Hissettiğimi yaşadım.
Peki ya ne dediler ? Hissettiğini yaşa. Sevdim yanıcı bir madde gibi göğsümde duranı. Sevilmedim mi ? Sevildim. Sevgiyi gördüm , dokundum , gözünün içine baktım. Özrüm kabahatimden büyüktü. Tek odalı küçük gönlüm benim.
Bildiğim tüm şairlerin sözleri tepinir omzumda . O umut dolu şarkıları yazan şarkıcılar. Ve tüm kitaplar. Gökte yoruldukça camımıza tuneyen isimsiz kuş. Köşede oturan amca. Pazarda soğan satan yaşlı teyzem de dahil. Hepsi hisset dediler. Hissettim. Kaybetmedim mi ? Kaybettim.
Dört ayak üstüne düşürmedi dünya beni.
Ama iki ayak üstünde yürütüyor.