Üzgün kız öyle mutsuz öyle ağlamış ki bünyesi susuz kalmış. Dudaklarını aşağıya doğru büktüğü emoji, sevimli yüzüne hiç yakışmıyormuş. Sevgilisi ise onun bu halini görüp daha fazla dayanamamış. Onu mutlu etmek için sadece kelimelerle teselli etmesinin yeterli olmayacağını az çok biliyormuş. Önce eline geçen pudra renkli peluş battaniyeyi yere sermiş sonra sevgilisini hemen kucaklayıvermiş. Kız ne olduğunu anlayamamış ilk anda. Şaşırmış kalmış. Serdiği battaniyenin üzerine yatırdığı sevgilisini bir güzel suşi rulosu gibi yuvarlamış. Sonra rahat bir koltuğa yerleştirip sıkıca sarılmış. Rulonun sevdiği filmleri bulup izlemeye başlamışlar. Ve bu sırada abur cuburları da ihmal etmemiş tabii. Ağlamaktan susuz kalan rulosuna bol bol su içirmiş. Ve mutsuz kız da artık bu çabaların sonunda mutlu küçük suşi rulosu oluvermiş. Bu hikâye de burada bitmiş…
Aslında kendimce anlattığım hikâye resimli bir karikatürden ilham alınarak yazıldı. Öyle tatlı çizilmişti ki, hem yüzde tebessüm uyandırıyor hem de tanıdık bir simayı görmemi sağlıyordu. O tanıdık sima aslında bendim. Benim gibi görenler için ise ta kendileriydi. Zaman zaman yıldığımız, kendimizi güçsüz çaresiz hissettiğimiz anda ihtiyacımız olan şey sadece süslü kelimelerle teselliye dökülmüş cümlelere sahip olmak değil, aynı zamanda o cümlelerin vücut bulmuş hali olmaktı.
Bazen sıkı sıkı sarılmak, senin yanındayım demekten çok daha fazlasıdır. İnsan en korunaklı çatıları aramaz bile, güvende olduğunu bildiği bir battaniyenin içindeyse eğer. Farklı yerlere götürmeden de olduğu yerde dünyasını değiştirebilmektir asıl mesele. En pahalı hediyelerle sahte gülüşleri satın almak yerine, bölüşülen bir gofretle gerçek tebessümü çizebilmektir yüzünde. Yeniden açması için bir çiçek gibi bol bol sulamaktır. Aşk bazen kavunlu bir şıpsevdi sakızında bazende mutlu küçük bir suşi rulosunda saklıdır.:)