HAK’KIN BİRLİĞİ VE KARDEŞLİĞİ
Milli birlik ve beraberlik atalarımızdan aldığımız kutsal emaneti ebediyete intikal ettirmektir. Bu emaneti devam ettirmek için geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin bu davaya gönül vermeleri bir ülkenin yegâne isteğidir. Hele ki mesele bir ve diri olmaksa, bu vatanın topraklarında yaşayanların sırt çeviremeyeceği en dikkate değer düstur budur. Bayrak yıldızıyla, hilaliyle nasıl bir ise; alıyla, akıyla nasıl diriyse bu vatanın toprakları da evlatları ile birdir ve diridir.
Niyet, Halis evlat yetiştirmektir İslam’da. Geçmişe gururla bakarken geleceğini de parlatmaktır gaye. Müslümanlıkla bezenmiş topraklarda; kendini bilen, içini vatana-milletine adayan gönüller yaşatmaktır amaç. “İlim, ilim bilmektir. İlim, kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.” Diyen atalara sahipliktir gurur. Bu uğurda görev; sadece kendinden sorumlu olmak, kendi canından olandan sorumlu olmak değildir. Senden olmayandan da sorumlu olmak müminliğin göstergesidir. Müminlik Allah’a iman eden eşrefi mahlûkatın diğer adıdır. Buna sahip çıkmak ise; birlik olan, diğer âdemoğullarının da üzüntüsüyle üzülen, sevinciyle mutlu olan, “Müslüman, Müslümanın kardeşidir” Hadis-i Şerifine müşerref olmakla olur.
İkra! Oku! Emriyle muhatap alınmaktır şeref. En başta belirtildiği gibi niyet Oku! Emriyle şereflenmek ve şereflendirmektir evlatları. Bütün olmayı aslında ilimle bezenmiş İlahi uyarıyla emredilmiş olunmanın farkına varmak ve vardırmaktır eğitici olmak. Yek vücudun içinde İlahi emirle yerleşen ilk tohum tanesini ilimin nuru altında yeşertmektir birlikteliğin öğretmeni olmak. Çatı altında tarih, fizik, coğrafya ve diğer bütün derslerin adı altında temiz evlatlarımızın temiz zihinlerine ‘birlik ve beraberlik’ mesajı vermektir muallim olmak. Yöreden yöreye, huduttan huduta, kültürden kültüre insanın değiştiği bu ovalarda değişmeyen anlamlı kazancın ‘tek vücut’ olmak olduğunu belletmektir eğitmen olmak.
Veda hutbesini hatırlamaktır beraberlik. Birliğin olmadığı zamanda, kalbini Allah’ı anarak huzura erdiren, tüm insanlık için bahşedilen öğretici vasfına nail olan Peygamberin sünnetine ergin olmakla vuku bulur kardeşlik. “…Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanızda birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur…” Bu nidanın altını çizmek, bu nidaya işaret etmek, bu nidayı sık sık düşe koymak birlik ve beraberliğin anlamını en içten hislerle kavramak, kavrayabilme yolunda olmaktır birliktelik.
Birlik ve beraberliği Abdullah olarak anlayabilmek fazilettir bu topraklarda. Erdemliğin asırlardır güreş tuttuğu Anadolu’da milli duyguları hiçe saymak mağlup olmaktır. Her daim iyinin, bir olanın, birlik olanın, beraber olanın galip çıkması tarihtir bu medeniyette. Bedir’de, Malazgirt’te, Koyunhisar’da, Çanakkale’de, İnönü’de, Afyonkarahisar’da, 15 Temmuz’da galip gelmektir birlik ve beraberlik. Türklüğün şanıyla, şerefiyle Müslümanlığın beraberlik sıfatının tek olması gibi eşsiz bir beraberlik türküsüdür Müslüman-Türk olmak.
Tüm bunlar ışığında, bundan önce yazılmış birçok birliktelik metinlerinin bilgeliği altında, farkına varmanın ve farkına vardırabilmenin önemli olduğu şu zamanda: “Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl Suresi, 46) ayetini, “Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Birbirinize kin tutmayınız. Birbirinizi kıskanmayınız. Birbirinizle dostluğunuzu kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz.” hadisini, “Sen ben desin efrad, aradan birliği kaldır, Milletler için işte kıyamet o zamandır.” sözünü anlayan, anlayabilme yolunda olan, ayırt edebilen ve ayırt ettirebilme düzlüğünde olan. İçinde eğitmen hissini barındıran tüm fertlerin birlik, dirlik, beraberlik kavramlarına mazhar olması emeliyle…