Biz ki fidandaki bir sürü yaprağın arasında açan bir çiçek, umut vaat eden bir nefes. Bazen bizi soldurmaya çalışırlar terbiye ediyoruz diyerek. İçimizdeki maneviyatı alırlar, yerine bir ömür maddiyata hizmet kalır. Bunları yapabilirler; fakat bunları yaparken biz uyanır da fark edersek o zaman büyük bir savaş başlar. Yaprağına savaş açan bir çiçeğe kimse şahit olmamıştır. Bunu yapmak bizim kârımıza olmaz, ya da zevk duymayız. Bizi tatmin edecek de değil. Ancak biz boyun eğmeyiz, bizler tamah etmediğimiz gibi bizi kirletenler için de taviz vermeyiz. Tüm fikirler reddedilir bu katmanda, her şeye muhalif oluruz. Bu yüzden hiçbir şeye karşı da çıkmayız. Bize dokunulana kadar bizler gül goncayız. Aramızda fısıltılar taşırız, gökyüzü iletir onları. Birbirimizin arkasından konuşmayız, çünkü kimse arkada kalmaz, birlikte ilerleriz. Düşüncelerimiz her zaman tartışmaya döner, uzun uzun tartışırız. Neticede kimse kimseyi kırmaz. Öğrenir, öğretiriz. Severiz, seviliriz.
Mizahımızın ehliyeti vardır, her şey tadındadır. Ruhumuz ne gevşektir, ne de çok sıkı. İzah edebiliriz her şeyi, Mabut vardır yüce bir şekilde. Bu yüzden zorlanmayız izah etmekte. İkna da etmeyiz hiçbir konuda. Doğdumuzdan beri yıprandık, ama bir yerden sonra uyandık. Uyku hâli son buldu. Artık gerçeklerle yüzleşir olduk. Bu yüzden yapraklardan kurtulduk, kökümüzü de kurutursak, ve bu gerekirse. İşte o zaman biz bir hiç oluruz, ki öyle de olduk.
Fazla değer yüklenen hiçbir şeyi sevmiyoruz, güzel olan şeylere büyük atıflar yapmıyoruz. Çünkü kirleniyor, büyük sözler de küçük insanlar ile lâtife haline geliyor. Biz biliyoruz ve bunu savunuyoruz. Biz insanız, fakat bundan hiç haz etmiyoruz. Savunduğumuz hiçbir şeyin arkasında durmuyoruz, ona sığınmıyoruz o bize sığınıyor o kadar. Sırtımıza yükler almayız, zihnimizdekiler yeterlidir. Biz insanız; ve evet bununla gurur duymuyoruz. Bundan memnuniyet duymuyoruz. Ancak inkâr da etmiyoruz. Kabulleniyoruz..