Son yapılan tetkiklerle Milena’nın taburcu edilmesine karar verildi ve Milena hastaneden taburcu edildi. Hastaneden çıkar çıkmaz Artur’un mezarına gitmeye karar verdi. Gidip bir bebekleri olacağını söylemek istedi. Hemen bir taksi çevirdi ve mezarlığın yolunu tuttu. İçinde çok garip bir his belirmişti. Bir heyecan gibi ama birazda üzüntü gibi. Tam tarif edemeyeceği bir his. Yollar uzadıkça uzuyordu adeta. Sabırsızlanmıştı adeta. Ve birkaç dakika sonrasında mezarlığa varmıştı. Milena, taksi ücretini ödedi ve taksiden inip taşı olmayan Artur’unun mezarını bulmak için mezarlığa giriş yaptı. Sağına soluna baka baka geçiyordu mezarların yanından bir bir. O an içini kemirmeye başlamıştı. Biraz daha baktıktan sonra bir mezar üzerine daha yeni örtülmüş olan toprakları gördü. Gitti yanına, baktı ve bir tahta üzerine yazılmış ‘ARTUR’ yazısını gördü. Evet oydu. Eşinin mezarını bulmuştu. Öptü tahtanın ‘ARTUR’ yazan kısmını. “Ben geldim sevgilim, senin için geldim. Bu kadar kısa sürede bile seni o kadar çok özledim ki; bir ömür boyu ben ne yapacağım? Sensizliğe nasıl dayanacağım. Bu sol yanımdaki acıyı nasıl dindireceğim?” diye yüreğinden kopup gelen sözleri mırıldandı mezarın başında.