"Karanlıktan aydınlığa kavuşmaktır gece. Korkutsa da sonundaki aydınlık bize onun güzel bir geçiş olduğunu düşündürür. Gece bir sonraki aydınlık için yola çıktığı zaman oyun başlar ."
Sabah ışıkları pencereden sızarak odayı aydınlatmıştı.Alarmın çalması bir süre sonra gerçekleşti . Ezra gözlerini hafifçe araladı ve pencereden süzülen ışığa doğru gözlerini açmaya çalıştı. Göz kapakları istemszce kapanmaya devam ediyordu .
"Bu kadar zor olmamalı ."
Kendi kendine söylenmeleri her sabah aynıydı. Ne zaman biteceğini bilmediği bu yakarışlarıyla birlikte yine ,yeniden ,her gün yaptığı gibi yatağından ayaklarını sarkıttı. Saçları dağınık ,kendisi allak bullaktı.Ayılmak için girdiği kısa duş ve kahve makinesinden gelen ses ile ayılmayı az da olsa becerebilmesi zamanını almıştı .Kahvesi filtreydi . Sertti. Her zaman böyle içerdi. Hayatında ki net kurallarından biri de işte buydu .Plazanın büyük penceresi arabaları ,gökyüzünü ve insanları izlemeye başladı. İnsanlar otobüslere doluşuyorlar yada koşuşturuyorlardı. Gökyüzü ve bulutlar ise olan bütün olaylara tanıklık ediyorlardı adeta. Kahvesinden son yudumu boğazından naifçe ilerletti, fincanı masanın üzerine bıraktı ve üzerini değiştirmek için giyinme odasına doğru gitti. Plazadaki evi büyüktü. Lüks denilebilirdi. Yaptığı meslek gereği iyi para kazanıyordu. Üzerine geçirdiği siyah renkli ve diz altı elbisesinin bel kısmı kemerli kolları ise dirsek altındaydı.Omuz ve yaka kısmından kemer bölgesine kadar altın rengi düğmelerle bezenmişti.Ayakkabılarını siyah deri yüksek topuk tercih etti. Aksesuar olarak dünyaca ünlü bir markanın gümüşi renk orta boy kol saatiyle kendini tamamlamıştı.Saçları kahve tonlarındaydı ve arkadan hafif bir şekilde topladı. Yüzüne uyguladığı hafif makyajıyla gayet sade ve şıktı .Son olarak boy aynasından kendine bakıp eline aldığı olmazsa olmaz siyah deri çantasıyla evinden çıktı. Asansörden indiğinde garajdaydı.Yaklaşık otuz dakika boyunca süren araba yolcuğunda her zaman dinlediği bir kaç parçadan oluşan rahatlatıcı , huzur kokulu şarkılar eşlik etti , yolun sonu Adliye Sarayının önüydü.
Yavaş yavaş Adliye Sarayının merdivenlerini çıktı.Müvekkiliyle karşılaşması uzun sürmemişti. Yüzünde bir gülümseme ifadesi belirdi. İşini severek yapan biriydi , her zaman böyle olmuştu . Müvekkili ile birlikte sürecin işleneceği salona geçtiler. Birkaç konuşmadan sonra fazla zaman geçmeden karşı tarafın müvekkili ve avukatı salona giriş yaptı . Hakimin de gelmesiyle duruşma başlamış oldu. Duruşma baya heyecanlı geçeceğe benziyordu çünkü görünen o ki , karşı taraf o kadar çok hazırlanmıştı ki! kendilerine güvenleri tamdı.Ancak beklenmeyen gelişmeler daha doğrusu karşısındakilerin neler yapabileceklarini tahmin edemedikleri için dava karşı taraf için hüsranla sonuçlanmıştı.Ezra Neyran, bir davanın daha üstesinden gelip rakiplerini alt etmeyi başarmıştı. Yüzünde zaferinin ifadesini belli eden sırıtışı ile göz dolduran bir avukattı .Cübbesini çıkarıp müvekkiliyle vedalaştı ve minnetleri kabul etti , sonrasında ise Adliyeden ayrıldı.
Önce kendisi için yemek yiyebileceği bir yere gitmişti. Hafiften uzun ince görünümlü garsonu yanına çağırdı . Kendine hızlıca bir şeyler sipariş etti . Bugün ki başarısını bu şekilde ödüllendirmişti Ezra. Yemek süresini hep kısa tutardı , kendini işe bırakırdı.Bu aslında kendine eziyetti . Sağlıklı beslenmesi gereken biri olması için nerdeyse hiç uğraş vermiyordu . Yemek yedikten sonra da zaman kaybetmeden arabasına binip plazanın yolunu tuttu. Trafik yoğunluğuyla ve bitmek bilmeyen araba silsilesi içerisinde gelmişti tüm yolu.Gün pnun için yorucu geçmişti ve dinlenmek istiyordu , geceyi hemen bitirmek istedi ve bir şeyler içmek için plazanın barına doğru ilerlemeye başladığı sırada duyduğu sesle durakladı Ezra. Bu bir tartışma sesine benziyordu. Ezra ilk önce ne olduğunu anlayamadı ancak o tarafa doğruda dönmedi. Kimse sesini çıkarmıyordu, işte bu Ezra'yı şaşırtmıştı hatta meraklandırmıştı .En sonunda dayanamayıp arkasını döndü ve gördüğü manzara karşısında yüz ifadesi daha da meraklı bir hâl aldı . Sayıca fazla olan siyah görünümlü adamlar önlerinde duran kişiye silah doğrultmuşlardı ve bu kişi adamların cüsseleri arasında gözükmüyordu . Ezra başını zorlayarak biraz daha dikkatli baktığında ve birkaç kişi görüntü kadrajından çekildiğinde bu kişinin bugün adliyedeki karşı tarafın avukatı olduğunu anlaması uzun sürmedi. Ezra gördüğü manzara karşısında her ne kadar merakına yenik düşerek ve deli cesaretiyle kendinden emin bir edayla o tarafa doğru yürümeye başladı. O an polisi aramak gibi bir hamle yapmaya yeltenmemişti daha doğrusu yeltenememişti. Çünkü telefonu tuşladığı anda tüm gözler kendine çevrilmeden kurşun yağmuruna tutulabilirdi.
"Siz ne cürretle böyle bir şey yaparsınız?"
diyerek adamların duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladı .
"Bir kurşunda kendinize istiyorsunuz sanırım." dedi içlerinden birisi arkasını dönerek . Hatta bayası dönmüştü bile.
Ezra güldü .Bu gülme aslında stresini ve korkusunu saklama biçimiydi.Şu an yaptığı bildiğin delilikti .
"Buradaki herkes sesini çıkarmıyor olabilir ama ben böyle biri değilim .Polisi çoktan aradım . Birazdan burada olur."
Lobideki resepsiyonistler hiç hareket etmeden öylece dikiliyorladı.Giriş lapısında ise gelen giden yoktu. Asansörler bile hareket etmiyor ve o yoğunluktan dolup taşan bu bina sessizliğe gömülmüştü.Ezra kendinden emin konuşmalarına devam ederken arkasından başına dayanan soğuk metali farketmesi saniyelerini aldı. Şaşırmamıştı , bu dik kafalılığı eninde sonunda başına bir bela getiriyordu ve bugün bunu bir kez daha test etti. Ona bakan adamların gözlerinde ise korku oluşmuştu. Ezra bu denli korkulan kişinin şu an kendisine neler yapabileceğini düşündü. Kafasını bir tek kurşunla dağıtabilirdi ve hayatına son verebilirdi yada onu bayıltıp kaçırabilir ve işkence edebilirdi . Her seçenek birbirinden berbattı. Elindeki çantasını sımsıkı tutup arkasına dönmeye çalışmak aptalca olur muydu ? Evet aptalca olurdu ve Ezra 'da hep aptalca şeyler yapmaya bayılırdı. Tam dönmek için kendini hazırladığında ise silahın namlusunu daha sert bir şekilde ensesinde hissetti. Ezra son bir kez yutkundu ve titrek ses tonu ile konuşmaya başladı.
"Birazdan polisler burada olur o zaman bakalım beni nasıl durduracaksınız?"
Ezra arkasındaki kişiden yanıt beklediysede başarılı olamadı . Her kim olduğunu bilmediği bu kişi dudağını bile oynatmamıştı. Karşısındaki adamlar korkudan titreyen diğer avukatı da yanlarına alarak plazanın lobisinden uzaklaşmaya başladılar. Ezra ise olan biteni eli kolu bağlı olarak izlemek zorunda olan taraf oldu . Onların bu şekilde ellerini ve kollarını sallayarak gitmeleri Ezra'nın bütün sinirini yerle bir etmişti. Ezra içindeki siniri bastırmak için şekilden şekile girerken arkasındaki bilinmeyen kişi ise hala aynı pozda durmaya devam ediyordu.Ezra hâla dik kafalılığın verdiği aptal cesaretiyle konuşmaya devam etti.
"Bak herkes gitti. Sende git ne de olsa eliniz kolunuz sallana sallana bu şekilde gidebiliyorsunuz."
O sırada Ezra'nın gözlerine bir engel geldi. Bir kumaş parçası gözlerine indi. Etraf bir anda kararmıştı. Ezra eliyle bez parçasını indirecekken silahın ateşlenmek üzere olduğunu belli eden o sesi duydu . Bu sefer içini ciddi bir korku sarmıştı . Çünkü bu planının arasında olmayan tek detaydı .
"Bir dakika , bir dakika sakin ol ! Tamam mı? Sakın saçma bir işe kalkışma."
Ezra için zaman o an için durmuştu aynı geçmişteki o zaman gibi ;
Tarih : 01.01.1993 , saat:00.00 büyük bir lobi , eli silahlı birkaç adam ve beynine tek kurşun darbesiyle hayatına son verilen azimli ,istikrarlı bir avukat.
Peki bugünün farkı neydi geçmişten ? O zaman yapılan hamlenin bugünü düşünerek yapılmaması olabilir miydi?
Asansörün açılış sesiyle Ezra bir an olsun umutlandı. Duyduğu şey ayakkabı sesiydi .Gözleri karanlıkta yolunu kaybetmiş bir şekilde aydınlık ararken bir çift el arkasından sert bir hamleyle vurup onu daha da karanlığa sürüklemişti.
Ezra bu oyunda istemeden yola düşen bir piyon olmuştu .
"Siyah ve Beyaz ile bezenmiş bir oyunun başlangıcındayız şimdi. Sessiz,hırslı ve öfkeli. İşte bu üçlüyle bu oyunun bütün gidişatı yavaş yavaş şekillenmeye başlayacak ve biz hep bir sonraları düşünerek farklı farklı kurgulayacağız bu oyunu. Oyun ise bize tek bir şeyi söyleyecek ; İLERLE . .."