İçimdekileri aylarca bir deftere döktüm. Yaşadığım veya yaşayamadığım, zihnimde acı veren ne varsa kalem ve kağıtta buldum dermanını. Yazdıkça yazdım, yazdıklarım birinin eline geçer de beni bu dipsiz karanlıktan çekip çıkarır diye.
Kimse çıkarmadı.
O zaman anladım ki insan tek başına yetebilen ve yetmesi gereken bir varlıkmış. İhtiyaç duyduklarınız eğer parayla satın alınabilecek şeyler değilse ve sizin onlara olan arzunuz gün geçtikçe artıyorsa vay halinize! İnsan sahip olduklarından değil, sahip olamadıklarından dolayı pişmanlık ve hüzün yaşar. İki günlük mutluluk için aylarını veren insanlar tanıyorum. Onlara göre hayat, birilerinin elinde değerlenirse yaşamaya değer sayılıyor. Halbuki insan başlı başına, dünyaya verdikleriyle mutludur.
Bir insanın sizi şirin, güzel, alımlı, zeki, değerli görmesiyle siz değerli sayılmıyorsunuz. Siz dünyaya kattıklarınızla varsınız. Yetim bir çocuğa verdiğiniz şeker, kış gününde bir evsize verdiğiniz battaniye, yardıma ihtiyacı olana ettiğiniz yardım kadarsınız. Siz bireysiniz. "Benim ona ihtiyacım var. Onsuz yaşamak istemiyorum" diyene kadar, bu dünyada güzel duyguları yeşertmek ve yaşatmak için uğraşın. Aylarca yüzü gülmemiş insanların yüzünde bir tebessüm oluşturun. Başarı da, mutluluk da budur.