Hep benimleydin, hala benimlesin. Sanki benden eski günlerin intikamını alır gibi gittin. Sanki bahsettiğin o kalbi ben sana geri vermemişim gibi davrandın. Ben her şeye rağmen sana geliyordum, seninle olmak istiyordum ama sen ne yaptın, beni burada kendi söylediğini yaparak kalpsiz bırakıp gittin. Söylesene Buğra, insan kalbi olmadan yaşayabilir mi ?
14 Mayıs 2015
Zaman öyle denildiği gibi bazı şeyleri unutturup acıyı azaltmıyor, sadece insanın kafasını uyuşturup bu hüznün günlere yayılmasını sağlıyor. Senden sonra dakikalar geçti, günler geçti, aylar geçti ve benim gözüm kapıda hala. Son bir umut nefes almak için bekliyorum. Hayatıma belki parıl parıl parlayan bir ışık gibi girersin diye umudumu asla yitirmiyorum. Bir gün gelmeye ne dersin, yarım kalan beni tamamlamak için..
15 Mayıs 2015
Dün yine saçmaladım, olmayacak şeyleri hayal edip çıldırdım. Kendimi avutmaya çalışıyorum ama elimde kalan sadece fotoğraflar oluyor. Senden bana kalan şeyler üstü dolu kağıtlar ve o kağıtlardaki hayaller. Üşüdüğümde kalbimin üstüne konacak kafa yok mesela, kalbimi dinleyecek minik bir kulak yok, boyu kısa diye dalga geçip saçlarından öpebileceğim insan şuan benden uzakta, sen benden uzaktasın. Kolay olur sanıyorsun ama olmuyor.
Unutmuyorum seni, unutmamda. Hep sol yanımdasın, sen benim sol yanımsın. Geriye bıraktığın acılar umrumda değil. Tek bir şansım olsa, olsa da seni geri getirebilsem. Seninle 1 seneyi 100 yıla değişirdim. Zaman bazı şeyleri telafi etmiyor ama sadece seni toparlamak ve bahanelerle kendini avutmak için mükemmel bir fırsat oluyor. Ne yazık ki ben zamanı bile kullanamıyorum. Her şey anlamsız, boş, eksik geliyor senden sonra. Anlayacağın vücüdum var ama ruhum yok. İçi boş bi beden, yürüyen ölü gibi geziniyor mektuplarının arasında. Belki de kaybettiği ruhu o mektuplarda arıyor ama imkansız bu. Benliğini kaybeden bir insana hangi kayıp ruhu yakıştırabilirsin ki..