Onun acılarıydı gülüşü.Saklardı tüm duygularını o masum gülüşüne.Acının tebessümüydü bu.Belki de bu nedenle fazla gülmezdi.Acılarının gülüşünü hissetmek istemiyordu dudaklarında.Anlamak çok zordu onu.Farklıdı,kafasında kurduğu dünya yıldızların ötesindeydi.Ne kadar gülümsemese de acıları mutlu ederdi onu,herkesin aksine.Gülmekten kaçardı ama acılarının üstüne giderdi.Bana ilk gülümseyişinde farketmiştim bunu.Henüz bilmediğim acıların onu böyle özel kıldığını.Görebilene tabi,ben onu tüm saydamlığıyla görebilmiştim ördüğü tüm duvarlara rağmen.Keşfedilmeyi bekleyen bir gezegen gibiydi adeta.Onu ben bulmuştum,daha doğrusu benim olanı bulmuştum.Artık bırakmaya niyetim yoktu.Yaralarına merhem olamasam bile geleceğini güzelleştiren ilacı olmak istiyordum.Geçmişini değiştiremezdim ama geleceği artık benim olsun istiyordum çünkü ben ona aşık oldum.Evet,yanlış duymadınız.Beni kedisine sürükleyen o rüzgara aşık olmuştum.Ben bu zamana kadar ne farketebilmiştim ne de anlayabilmiştim ona karşı duygularımı.Ama hissediyordum bu aşkı tüm iliklerime kadar.Çünkü aşık olmak hissedilirdi.İnsan duyduklarına gördüklerine inanmasa bile hislerine inanırdı.Peki ya izin verir miydi onu sevmeme?Duvarlarını yıkar mıydı benim için?Birgün onu sevdiğim gibi sever miydi beni?
14.05.2020
01:41