Büyük Ortadoğu Projesi! (Akademik Makalem)
Bizzat incelemelerim doğrultusunda kaleme aldığım ve eğitmenlerim tarafından çok beğenilen akademik yazımı sizlerle paylaşmak istedim.
Özet
Sanayi devrimi ile beraber ortaya çıkan yeni üretim faktörleri, devletlerin uyguladığı dış politikaları değiştirmiştir. Üretim için ihtiyaç duyulan enerji tarihsel süre boyunca değişerek, emperyalist güçler tarafından sömürülen bölgelerin haritalarını da değiştirmiştir. Petrol ve doğalgaz kaynaklarının da enerji ihtiyacını karşılaması ile beraber bu kaynakları en fazla elinde bulunduran Ortadoğu Bölgesi üzerinde emperyalist güçler tarafından çeşitli stratejiler geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Soğuk savaş döneminden sonra dünya gücü haline gelen ABD, Ortadoğu Bölgesi’nde bulunan enerji kaynakları üzerinde hakimiyet kurmak, bu enerji kaynaklarının aktarımı sırasında transport bölgelerde güvenliği sağlamak ve İsrail’in bu bölgede varlığını sürdürebilmesi için Büyük Ortadoğu Projesi stratejisini geliştirmiştir.
Anahtar Kelimeler: Ortadoğu Haritası, Mena Bölgesi, Siyasi Harita, Düşman Algısı, Teröre Karşı Savaş.
1. GİRİŞ
Tarih boyunca çeşitli ekonomik sistemler ortaya çıkmıştır. Bu ekonomik sistemlerin değişmesi ile beraber üretim faktörleri de değişmiştir. Değişime uğrayan üretim faktörleri ile beraber devletlerin uyguladığı dış politikalar değişmiştir. Sanayi devriminden sonra ortaya çıkan emperyalist güçler, üretim faktörleri içerisinde bulunan enerji ihtiyacını karşılamak için uluslararası sistemde stratejiler geliştirmiş ve uygulamışlardır. İlk başta kömür ile başlayan bu süreç petrol ve doğalgazında enerji ihtiyacını karşılaması ile beraber, emperyalist güçlerin stratejilerini kökten değiştirmiştir.
İslam ülkelerinin bulunduğu coğrafi konum, zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahiptir. Bu enerji yataklarının keşfedilmesi ile beraber Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, zamanın emperyalist güçleri olan Fransa ve İngiltere tarafından bu alanı kapsayan bir ‘Siyasi Harita’ çizilmiştir. Bu haritaya “Ortadoğu Haritası” denilmektedir. Dünya’nın güçlü devletleri bu alanda hakimiyet sağlamak için birbirleri ile savaşmış ya da ortak çıkarlar doğrultusunda beraber stratejiler geliştirmişlerdir.
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2017 yılında yayınladığı verilere göre Dünya petrol rezervinin yaklaşık olarak yarısı Orta Doğu bölgesinde, %19’u Güney ve Orta Amerika bölgesinde, %18’i Venezuela’da, %16’sı ise Suudi Arabistan’da bulunmaktadır. Bu verilerden çıkan sonuca göre Ortadoğu %66 oranında bir petrol rezervine sahiptir. Ortadoğu elinde bulundurduğu petrol rezervleri sebebi ile ‘mena bölgesi’ olarak da adlandırılmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile beraber oluşun iki kutuplu dünyanın etkileri en fazla Ortadoğu’da gözükmüştür. SSCB ve ABD Ortadoğu’da enerji kaynakları ve enerji yolları üzerinde hakimiyet kurmak için birbirleri ile çatışmışlardır. 21 Aralık 1991 tarihinde SSCB’nin dağılması ile beraber Avrupa ve ABD’nin ortak düşmanı olan komünizm yıkılmıştır.
SSCB’nin dağılması ile beraber dünya gücü olan ABD, Ortadoğu’da çok taraflı bir politika izlemeye çalışmıştır. Bunun somut kanıtı olarak Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesi ile beraber ABD; BM ve diğer bölge devletlerinden onay alarak Irak’a müdahale etmiştir. Ortadoğu’da uyguladığı bu politika ise uzun sürmemiştir.
Emperyalist güçler Ortadoğu üzerindeki emellerini gerçekleştirebilmek için bir düşmana ihtiyaç duymuşlardır. Ortadoğu’da bir dünya gücü olarak bulunan ABD ‘yeni bir düşman algısı’ oluşturmak için strateji geliştirmiştir. Bu yeni düşman, Ortadoğu üzerinde bulunan devletlerin dini olan İslam’dır. 1998’de Başkan Clinton döneminde “21. yüzyılı şekillendirme düşüncesi” adında yeni bir stratejik yaklaşım ile başlayan bu politika doğrultusunda; 11 Eylül 2001 tarihinde El-Kaide terör örgütüne bağlı teröristler tarafından kaçırılan uçaklar ile Amerika Birleşik Devletleri'nde iki farklı noktaya saldırılar yapılmıştır. Bu saldırıların hemen ardından yeni düşman belli olmuş ve güvenlik endişesi adı altında ABD, Ortadoğu ülkelerine karşı yeni bir siyasi bir politika getirmiştir. Bu politika ise ‘Teröre Karşı Savaş’dır. Teröre Karşı Savaş politikasının hemen ardından ABD güvenlik sorunu açısından 3 adet liste yayınlamıştır. Bu listeler ise şu şekildedir: 1. Haydut Devletler: Libya, İran, Irak, Suriye ve Kuzey Kore. 2. Aday Haydut Devletler: Türkiye, Pakistan, Güney Kore, Mısır, Endonezya, Suudi Arabistan ve Hindistan. 3. Aday Adayı Haydut Devletler: Rusya, Çin… Bu güvenlik sorunu endişesi ile başlayan politika ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi”dir. İlk kez Ekim 2003’te ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Marc Grosman tarafından, daha sonra 2004 yılının başlangıcında Davos’ta, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney tarafından dile getirilen Büyük Ortadoğu Projesi’nin amaçları şöyledir:
• Enerji kaynaklarına sahip olan bölgelerin kontrolü,
• Enerji ulaşım yollarının kontrol ve denetimi,
• Asimetrik tehdidi oluşturan terörist eylemlerin önlenmesi,
• Kökten dinci İslam yerine ılımlı İslamı getirmek,
• ABD ulusal çıkarlarının Ortadoğu’da korunması,
• Bölgede bölgesel güç konumuna erişmiş devletlerin bu etkinliğinin azaltılması, askeri güçlerinin küçültülmesi ve bu güçlerden ABD çıkarlarına uygun şekilde istifade edilmesi,
• Terörist eylemlerde kullanılabilecek olan kitle imha silahlarının yok edilmesi,
• Mali ve ekonomik yardım suretiyle bölgede ABD nüfuzunun yaygınlaştırılması,
• Batı karşıtlığına yol açan anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması.
Projenin amaçları genel olarak enerji konusu üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun en büyük sebebi ise azalan enerji kaynakları ve ABD’nin dünya gücü olma durumunu Çin ve Rusya’ya karşı kaybetmeye başlaması olarak verilebilir. 2. SONUÇ ve DEĞERLENDİRME Dünya tarihini incelediğimiz zaman ortaya çıkan tarihsel sahnelerin arka planında güçlü toplulukların, daha güçlü ve zengin olma amacı ile diğer topluluklara karşı stratejiler geliştirdiği ve bu toplulukların ellerinde bulundurdukları güçleri elde etmeye çalışmasını görebiliriz. Sanayi devriminden sonra gelişen ve tüm Dünya’yı etkisi altına alan kapitalist sistem ile beraber, tarihin güçlü devletleri üretimde kullandıkları kaynakları sağlamak amacı ile diğer devletleri sömürmeye başlamışlardır. Sanayinin ihtiyaç duyduğu enerji ise bu durumu en çok etkileyen sebeptir. Kömür ile başlayan bu sömürü politikaları 19 yüzyılın sonuna doğru keşfedilen petrol ve doğalgaz ile beraber günümüze kadar devam etmektedir. 20. yüzyılda kömürün arka planda kalması ile beraber, emperyalist güçler petrol ve doğalgaz kaynaklarının bulunduğu bölgelerde hakimiyet sağlamaya çalışmışlardır. Petrol rezervlerinin en çok bulunduğu Ortadoğu Bölgesi, siyasi bir harita olarak karşımıza çıkmaktadır. Soğuk Savaş’ın bitmesi ile beraber Dünya’da tek güç haline gelen ABD, en çok kullandığı petrol ve doğalgaz sebebi ile Ortadoğu Bölgesi’nde stratejiler geliştirmeye başlamıştır. 21. yüzyıl ile oluşturduğu İslam düşmanlığı politikası ile beraber, İslam devletlerini terörist ilan etmiş ve demokrasi getirme adı altında bu devletlerin elinde bulundurduğu petrol ve doğalgaz kaynakları üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmaktadır. Kurulan bu hakimiyet tek başına yeterli olmayacağı için bu enerji kaynaklarının aktarımında transport bölgelerde güvenliği sağlamak ve ortak çıkarı bulunan İsrail devletinin bu bölgede varlığını sürdürebilmeye devam etmesi için Büyük Ortadoğu Projesi’ni başlatmıştır. Bu projenin amaçları doğrultusunda ABD, enerji kaynakları üzerinde hakimiyet kurarak, kaybetmeye başladığı dünya gücü konumunu geri kazanacak ve son zamanlarda ortaya çıkan Rusya, Çin ve İran’a karşı güç kazanacaktır. Projeyi kapsamlı incelediğimiz zaman bir diğer amacının ise İran’ın bu bölgede yalnız kalmasını sağlamak ve İran’ı yok etmeye çalıştığını görebiliriz. Hakimiyet kuracağı enerji kaynakları sayesinde Çin ve Rusya’ya karşı ekonomik bir güç kazanacak ve Dünya üzerinde kartel haline gelecektir. Bu bağlamda Büyük Ortadoğu Projesi ABD’nin ortak çıkara sahip olduğu devletler haricinde tüm Dünya için bir tehlikedir. Bu projenin başarıya ulaşması durumunda çizilecek yeni haritada Türkiye’yi de büyük ölçüde etkileyeceğini görüyoruz. Arap Baharı ile beraber gelişen proje, şu anda ABD’nin kendi oluşturduğu terör gruplarının kendisine karşı cephe alması ve bu bölgede ABD’ye karşı olan bakış açısı olumsuz olduğu için projenin başarılı olabilme olasılığı 2000’li yıllara göre daha düşüktür. Şu anki duruma göre ABD, projesini başarıya ulaştırmak adına 3. Dünya Savaşı’nı başlatabilir ya da stratejilerini değiştirerek farklı bir yol izleyebilir.
KAYNAKÇA
IŞIK, M., (2018), “Büyük Ortadoğu Projesi Nedir?”, Stratejik Düşünce Enstitüsü.
ÖZMEN,S., (2017),” BOP (BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ) KAPSAMINDA ORTA DOĞU ÜZERİNDE UYGULANAN PLANLARIN GENEL BİR ANALİZİ”, Yıl 2017, Cilt 5, Sayı 10, 41-59 SERENTİ,2012,” Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye“, serenti