Ansızın düşer ya hani aklına. Bir anda gelir yakalar seni en alakasız bir zamanda, gülüp oynarken gelir bulur seni bir şekilde o hatırlamaya hep korktuğun, her aklına geldiğinde kendi içinde kaçışıp durduğun, acı dolu zamanların. Yaşanmışlıkların. Hataların, 'keşke'lerin.. Nerede olursan ol her ne yaparsan yap gelir bulur yine seni herhangi bir yerde. Düşünürken beyninin içinde sana sancı veren o düşünceler hançer gibi gelir saplanır ya hani kalbinin tam ortasına. Olduğun yerde öyle kalırsın ya hani , o an hayatın boyunca bir daha hiç gülemeyeceğini zannedersin. Bir daha hiç değişmeyeceğine inandığın bir ifade alır yüzünü. Geçmiş gözünün önünden o an bir daha geçer acısıyla, zorluklarıyla, mutluluklarıyla, hüzünleriyle, iyisiyle ve kötüsüyle devirdiğin kocaman zaman bir anda canlanıverir tekrar gözlerinin önünde.. Sanki koca bir ömrü bir saniyeye sığdırmaya çalışırmış gibi yorgun düşer düşüncelerin. Dizlerinin bağı çözülür, nutkun tutulur ne yapacağını şaşırırsın.. Kendinle başbaşa kalırsın sonra. Asıl mücadele şimdi başlar. Gözyaşlarını kimse görmesin diye gizli gizli bakınırsın etrafına. Sadece kendi içinde yaşarsın acılarını.. Fırtınalar kopar da içinde ağzını açıp bir şey diyemezsin. Sonra açarsın bir şarkı. Yakarsın sigaranı ve her dumanı üflediğinde sanki canından can kopar orada. Ömründen ömür gider.. Gözlerinden bir damla yaş akar sonra.. Ciğerin sökülür ya hani.. Sonra içine ateş düşer cayır cayır yakar seni içeride biryerlerde. Bağrın yanar.. Bir damla daha bırakırsın o yorgun gözlerinden.. Sonra dersinki 'keşke..' Bunu derken içine öyle bi oturur ki keşkene sebebiyet olan anıların.. Sana o 'keşke'yi dedirten kabusların öyle bir üzerki seni o an. Sonra bir damla daha bırakırsın gözlerinden.. Sigarandan çekersin . Öyle bir çekersin ki sigara bile orada senin haline ağlar. Çektiğin dumanlar ortak olur derdine kederine ve dertlerin kadar büyürler içinde sığmazlar tabi boğulursun.. Sende onlarla birlikte duman olursun.. Sonra bir daha dersin .. 'keşke' .. Kendini bir odaya kapatıp ölene kadar ağlamak istersin. Gerçi yine bilirsin ağlasan bile acında zerre kımıldamayacağını. Sonra susarsın işte bir şekilde. Sadece susarsın .. İçin bağırırken sen susarsın. İçin ağlarken sen susarsın. İçin paramparça olup kırılırken sen susarsın. Sen sadece susarsın işte..
Tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak,evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz. Sokağa fırlayacaksınız. Sokaklar da dar gelecek. Tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi. Ne denizin mavisi açacak içinizi ne pırıl pırıl gökyüzü. Kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz. Birileri size bir şeyler anlatacak durmadan. Önemli olan sağlık.Yaşamak güzel. Boşver... Her şey unutulur. Siz hiçbirini duymayacaksınız. Gözyaşlarınızdan etrafı göremez hale geleceksiniz. O'ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz. Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz. Ölüme çare bulundu ya da yarın kıyamet kopacakmış deseler başınızı kaldırıp:'' Ne dedin'' diye sormayacaksınız. Yalnız kalmak isteyeceksiniz. Hem de kalabalıkların arasında kaybolmak ikisi de yetmeyecek. Geçmişi düşüneceksiniz. Neredeyse dakika dakika ama kötüleri atlayarak. Onunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz. Gittiğiniz yerlere gitmek. Bu size hiç iyi gelmeyecek. Ama bile bile yapacaksınız. Biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksınız Aslında kurtulmak istediğiniz halde o acıyı yaşamak için direneceksiniz. Hayatınızın geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksiniz. Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz Herkesi ona benzetip, kimseyi onun yerine koyamayacaksınız Hiçbir şey oyalamayacak sizi ilaçlara sığınacaksınız Birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla onu unutturmayan... Sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren. Bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek. Boğazınız düğümlenecek dinleyemeyeceksiniz. Uyumak zor uyanmak kolay olacak. Sabahı iple çekeceksiniz. Bazen de hiç güneş doğmasa diyeceksiniz. Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler. Ölmeyi isteyip ölemeyeceksiniz. Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz. Nafile düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek. Rüyalar göreceksiniz gerçek olmasını istediğiniz. Her sıçrayarak uyandığınızda onun adını söylediğinizi fark edeceksiniz. Telefonun çalmasını bekleyeceksiniz Aramayacağını bile bile. her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek. Ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla. Yüreğiniz burkulacak. Canınız yanacak. Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz. Hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinizden. Onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız. Defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz. Yaşadığınız şehri terk etmek isteyeceksiniz. Onunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek. Ama bir umut onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu. Bu umut sizi gitmekten alıkoyacak. Gel gitler içinde yaşayacaksınız.
İşte bunları yaparsanız gerçekten sevebilirsiniz.
2 Mayıs 2015
Senden sonra 23 şehir gezdim. 3 kilo aldım. Saçlarımı 6 kez boyadım. Dünya bilmem kaç 365 günde bilmem kaç dönümünü tamamladı. Darbe oldu.İhtilal oldu. Barış gelmedi. Savaş bitmedi. Seni özledim. Gittiğim her yerde senden bir nefes bıraktım. Belki yürürsün aynı sokakta. Ayak izime denk düşer ayak izin. Belki saçına değer nefes. Belki sen de bir gün özlersin diye, seni uzakta bıraktım. Seni uğurladım. Sana kavuştum. Seni terk ettim. Bilmem kaç kilometre yol gittim. Evren kaydı. Sen göğüs kafesimden milim kaymadın. Aslında bir şeyler hep yanlış, Çünkü yoksun. Gelmeyeceksin ve bu çok büyük bir eksik. Ben yarım kaldım. Boşluğun tamamlanmayacak kadar büyüktü ve sen bunu bile bile duvarlarını aşmama izin vermeyip benden gittin. Ben sana kalbim sensin derken sen o kalbi de kendinle beraber götürdün. Söyler misin bana, insan kalbi olmadan yaşayabilir mi ?
Gerçekten bu kadar acımasız bir insan mıydım ? Onun bana verdiği değeri, sevgiyi göremeyecek kadar kör, aşkını haykırışını duyamayacak kadar sağır mıydım ? Y a da sadece hayatın bir oyunu muydu tüm bunlar...