Soğan doğramadım aslında...Hayallerimi doğradım!Hayal doğramak da soğan kadar yaşartıyormuş insanın gözlerini.Soğan gözlerimi yakardı.Hayaller yüreğimi yakıyor kaç zamandır ondandır bu asabiyetim.
İnsan hayalleriyle büyüyor.Ben de hayalleriyle büyüyenlerdenim sizler gibi.Çocukken daha masum daha küçük hayallerimiz oluyor:Yeni oyuncaklar,bir kaç paket çikolata...Büyüdükçe hayallerde büyüyor işte.Kendinizden bilirsiniz:İş,eş,ev...Mesela benim hayallerim çok büyükler; MaaşAllah, boylu poslular!Allah sahipli ,saatli büyütsün hayalciklerimi.
Hayaller büyüyor tabi ama yıkıldıklarında verdikleri o acı hiç değişmiyor.İki yaşındaki çocuğu da üzüyor yaşını alıp gitmiş yetişkini de.Ama alıştığımızdan mıdır bilinmez zamanla ağlamamayı veyahut daha az ağlamayı öğreniyor insan.
Belki parayla alınmayan az miktardaki güzel şeylerden olduğundan ya da belki güzelliklerimizi barındırdığından "hayal kurmak" hiç ayrılmıyor peşimizden.Biz nereye o oraya...Sağ kolumuz oluyor zamanla.
"Can sıkıntısına birebir,yazda kışta, iyi günde kötü günde,hastalıkta sağlıkta,kendi istediğin gibi tasarlanabilir hayaller var hanııııım...Ayağına kadar geldi.Üstelik stoklarla sınırlı değil!Koş yetiş ,sende al!"
Ben hep düşünmüşümdür: "Böyle güzel bir şey nasıl bu kadar ucuz olur?Paha biçilemez olmalıydı" diye ve hayaller yıkıldıkça görüyor ki insan aslında çok da ucuz değillermiş.Üzülünce görüyoruz kaç paha ettiklerini...(Hepsi yıkılmıyor tabi!Gerçek olduklarında verdikleri neşenin de pahası biçilemiyor.) Bir de şunu söylemem gerekir ki hayal kurmak parayla olsaydı muhtemelen borcumu ödeyemez hapislik olurdum