Ali Derviş Ağa'nın bütün emlakları eşi Eleni hanıma kalmayacağını öğrenen kasaba eşafı büyük bir memnuniyet duyuyordu.Kulağı delik bazı kişiler Eleni hanımın gizliden gizliye isyancılara para ve silah yardımında bulunduğunu Osmanlı zaptiyelerine çok önceleri haber vermişlerdi.Hatta öyleki merhum Ali Derviş Ağa'nın çok sevdiği atlarından beşinin, vefat ettiği akşam kaybolduğu haberini çiftliğin kahyası tarafından Defterdar Emini Dilaver Efendi'ye haber verilmişti.
Atların izini süren Osmanlı zaptiyeleri, isyancı elebaşlarından olan ve azılı Türk düşmanı Attore'nin köhne değirmeninde toplantı yapıldığı ihbarı üzerine bölgeye gitmek için yola çıkmışlardı.
Attore'nin dedesi 1770 yılı başlarında Mora Rumları’nı ayaklandırmak için Amiral Spiridov ve İngiliz Amirali Elphinston kumandasındaki Rus donanması İngilizler’in de desteğiyle Akdeniz’e açılmış ve Mora yarımadası açıklarında faaliyet göstermeye başlamıştı.Attore'nin dedesi de burada görev yapmaya başlamıştı. Nikias, Nefeli,Calliope'nın babaları ise
aynı yılın ilkbaharında Avrupa üzerinden kara yolu ile Akdeniz’e inen Rus generallerinden Aleksey Orlov ile kardeşi Theodore Orlov’un katılmasıyla daha da güçlenen Rus donanması, Mora Seraskeri Muhsinzâde Mehmed Paşa’ya yardım maksadıyla Anabolu’ya (Nauplion) gönderilen Kaptanıderyâ Hüsâmeddin Paşa kumandasındaki Osmanlı donanmasını, Anabolu Limanı ağzında ve Suluca (Hydra) adası önlerinde başarısızlığa uğrattı. Geri çekilen Osmanlı donanması Terme, Şira ve Paros adaları yoluyla Sisam Boğazı’ndan geçerek Çeşme’nin kuzeyinde bulunan Koyun adaları önüne geldiğinde burada tekrar Amiral Spiridov idaresindeki Rus donanması ile karşılaştı. Bunun üzerine Osmanlı donanması 11 Rebîülevvel 1184 (5 Temmuz 1770) tarihinde Çeşme Limanı’nın kuzeyi ile Toprak adasının güneydoğusunda yarım ay şeklinde savaş düzenine girdi. Ancak çarpışma sırasında Osmanlı donanmasının sağ kanat kumandanı Cezayirli Hasan Bey’in (Paşa) gemisiyle Amiral Spiridov’un kalyonu yanmaya başladığından ateşin kendilerine sıçramasından korkan diğer Rus ve Türk gemileri savaş alanından uzaklaştılar.
Rus donanması Çeşme Limanı açıklarında dolaşırken Osmanlı donanması, Cezayirli Hasan Bey’in muhalefetine rağmen Kaptanıderyâ Hüsâmeddin Paşa ve Rodos Beyi Câfer Bey tarafından manevra imkânı olmayan bir yere, Çeşme Limanı’nın içine sokuldu ve sahile yerleştirilen topların himayesinde Ruslar’a karşı bir müdafaa savaşına hazırlandı. Bu fırsattan istifade eden Ruslar 6 Temmuz günü hemen Çeşme Limanı’nın ağzını kapatıp, liman içine ateş kayıkları saldılar ve birbirine çok yakın vaziyette demirlemiş bulunan Osmanlı donanmasına ait otuz kadar gemiyi ateşe verdiler. 7 Temmuz sabahı Osmanlı donanmasından yalnızca Kaptanıderyâ Hüsâmeddin Paşa’nın baştardası Sakız adasına kaçarak kurtulabildi. Ayrıca Osmanlılar 5000 civarında da asker kaybettiler. Meşhur Türk kaptanlarından Câfer Bey ile Cezayirli Gazi Hasan Bey yaralı olarak Çeşme-İzmir kara yolu ile İstanbul’a geri döndüler. Hüsâmeddin Paşa kaptanıderyâlıktan azledildi. Rus Kraliçesi II. Katerina bu savaşta başarı gösteren generallerinden Alexis Orlof’a Çeşmeski (Çeşmeli) unvanını vermiş ve bu savaşın hâtırasına Rusya’da bir de zafer âbidesi diktirmiştir.
Osmanlı donanmasının imhası üzerine Rus filosu Akdeniz ve Ege’de daha rahat bir şekilde faaliyetlerini sürdürme imkânı elde etmiş, korumasız kalan Çanakkale Boğazı’nı abluka altına almış ve İstanbul’u tehdit etmeye başlamıştır. Ancak mükemmel şekilde tahkim edilen Çanakkale Boğazı’nı geçmeye cesaret edemeyen Rus filosu Limni’ye asker çıkartmak ve kalesini kuşatmakla yetinmiş, fakat Cezayirli Hasan Bey imdada yetişerek burayı kurtarmıştır. Ruslar’ın ilân ettikleri abluka Osmanlı ticaretini kısmen zarara uğratmaktan başka önemli bir netice vermemekle birlikte Rus filosunun Osmanlı donanmasının tahribinden sonra 1774’e kadar Akdeniz’de ve Ege’de gösterdiği faaliyetler Kaynarca Antlaşması’nın imzalanmasında önemli bir âmil olmuştur.