Saat gecenin üçü .
Bu gece de sessiz ve sakin bir şekilde geçiyor.
Tıpkı 141 gündür olduğu gibi.
Gün içinde yaşamış olduğum şeyler gece dile geliyor.
Mesela hüzün şuan doğuyor içimde.
Düşünceler şimdi sarıp sarmalıyor beni.
Eskiden hep gece olsun diye sabırsızlıkla beklerken artık akşam gün batmaya başladığında akabinde geleceğini bildiğim o vicdan azabı yüzünden gecelerden korkar oldum . .
Dostlarım sırf o korku olmasın diye çırpınır adeta, lakin gün batar.
Anılarımla, acılarımla baş başa kalırım .
Ve yüreğim sızlar.
Saatler boyu bulamam bir çıkış yolu.
Sonra bir şekilde sabah olur .
Tabi bilirsin , bir süre sonra tekrar gece gelecektir, hem de çok yakında..
Evet arkadaşlar, kaybedilen dostun ardından yüreğiniz her gece gözyaşlarına boğulur. Günden güne daha da ağır gelmeye başlar yaşam. Artık içilen çayın da alınan nefesin de çok bi anlamı kalmamıştır .
Belki geri döner diye yakılan her umut ışığı bir süre sonra GİDEN GERİ DÖNEMEZ sözüyle tekrardan söner.
Bir zaman sonra umutsuzluğun karanlığına bezenir gece...
Zaman her şeyin ilacıdır diye teselli eder insan kendini, ama zaman geçtikçe daha da ağırlaşır.
Sebepsiz ağlar insan artık, sebepsiz kabarmaya başlar yürek.. Ve hep yanar...
Evet alınan bir nefes var ya sanırım oda bir refleks, nefes almak istemesek de artık bir şekilde bağlı kalır insan hayata.
Bitkisel yaşamdaki bir insandan pek de farklı değildir.
Tek farkı her gün koskocaman bir anlamsızlık olan hayatını yaşıyormuş gibi yapar... İnsanların yüzüne güler ,yaşıyormuş gibi yapar. bir başına kaldığında tekrar, yükü atmak ister omuzlarından.
Çünkü o yük dayanılmaz bir hâl almıştır. Ve artık gücün kalmamıştır.
/İyi geceler mesajı vermem gerekiyor arkadaşlarıma , lakin yalan söyleyemeyeceğim iyi değil geceler.