Benden başka kimse duymuyor ama ben onun rüyasında çığlık attığını duyuyorum. Ona uzanmak istiyorum, soğuk göz kapaklarına ıslak bir öpücük kondurmak ve bu korkulu gecelerinde en azından bedenen yalnız olmadığını hissettirmek istiyorum. Yine aynı rüyayı görüyor, her gece soğuk ter attıran o lanet rüyayı. Babası yine odasına dalıyor birden, avazı çıktığı kadar bağırıp bilmediği birçok nedenden dolayı onu kemeriyle dövüyor ta ki darbelerden sersemleyene kadar. Keşke bir kere olsaydı bu olay, neredeyse bütün çocukluğu yatağının altında korkuyla geçmişti. Babası iş yerinde sık sık patronuyla sorun yaşardı. Patronuna olan kızgınlığını küçük kızından çıkarırdı. Annesi ise bu durumlardan haberdar ama pek umursamazdı. Kendi kendine yaşardı zaten. Psikolojik ilaçlarına bağımlı yürüyen bir ölüydü o sadece. Annelik yapmayı bırakın insani değerleri bile çok zayıftı. Bana bunu anlattığı o uzun ve kuşkusuz ikimiz için de dayanılmaz geceyi çok net hatırlıyorum. Üzerinde salaş kırmızı bir bluz ve altında daracık pantolonu vardı. Kadehlerimizde son kalan kırmızı şarabımızı içerken söylemişti sesi titrek, gözleri donuk. O an ne diyeceğimi şaşırmıştım. Böyle uçurum kenarında aşağı baktığım bir durumda ne söylenebilirdi ki. Üzülme, artık geçti mi denirdi. Gözlerindeki kara bulutlar asla geçmedi. Şuan 26 yaşında genç bir kadın. Onun babasıyla hikâyesi evden ayrılmakla bitmedi. Zaten bu olaylardan etkilenmeyecek olması söz konusu bile değildi. Devamlı bir şeylerden korkar oldu. Onu koruması gereken babası bile ona bunları yapıyorsa, gerçek hayatta hiç tanımadığı insanlardan kim bilir başına neler gelebilir diye düşünüyordu. Benden önce rüzgârlı hayatına giren insanlara yakınlaşmalarına izin vermediği için bütün ilişkilerinin kötü sonlanmasından hep kendisini suçlardı. Sanırım bana hayatına girmeme izin vermesinin nedeni onu anlayıp ona sahip çıktığım ve koruduğum içindi. Bu bile kesinlikle bir mucizeydi. Bir süre ona değer verecek insanların olduğunu kabullenmedi. Dünyanın ona denizde yapayalnız boğulma hissi veren bir yer olmadığını tenimi hissettirerek aklına kazıdım. Kötü anıları yerine, avuçlarına mutlu güneşli günler getirdim koydum. Sıkarsan avuçlarını, giderler dedim, sevinçlerine güven duysun diye. Bir anda vücudu titredi ve uyandığında etrafında bakınırken odanın loş ışığında beni seçince rahatladı. Uyu dedim hayatımın en güzel gülümsemesini yaparak şakaklarından öptüm. Yavaşça göğsüme sokuldu. Hiç geçmeyecek mi diye sordu. Boğazım düğümlendi o an. Daha sıkı sarmaladım onu. Şşş bunları düşünme artık, önümüzde çok güzel bir gelecek var dedim. Hiçbir hatanın sonucu, bu hatayı kim yaparsa yapsın, o kadar kolay hazmedilemiyor. Belki bir ay belki bir yıl belki de ömür boyu.