DEMEDİ DEMEYİN
Ne zaman yazı yazmak için konu arasam bir darlığın tam içinde buluyorum kendimi. Sanki söylenecek her şeyi söylemişim gibi geliyor bazen, denecek tek söz dahi kalmamış sanki. Aradığım şey aslında burnumun ucunda ama illa birinin bana göstermesini bekliyorum. Annemde çok yapardı bunu bana. Arayıp bulamadığım eşyamı gelir saniyeler içerisinde bulurdu hep.. Bundan bile anlam çıkarıyorum demek ki yeteri kadar aramıyormuşuz bulmak istediklerimizi. Öyledir ya ne kadar sağlıklı insan olursanız olun burnunuzun ucuna hep kör olacaksınız. Ve aradığınız her şey itina ve özenle hep burnunuzun dibinde olacak.
Bir konu hakkında bahsetmeyeceğim yani bu yazıyı akreditasyon yazısı olarak da algılayabilirsiniz. Akreditasyon, bilmeyenler için diyeyim dinlendirici duygusal, mizahi yazılara deniyor.. Ben bazı anlarda kendimizi sahte bir çıkmaza soktuğumuzu düşünüyorum. Bu yazı yazmak için konu aramamı örnek verebilirim. Konu yok diyorum, yazacak bir şey kalmadı diyorum, aklıma bir şey gelmiyor diyorum, düşünüyorum, ne desem, ne etsem diye... Yeni bir metot geliştirdim. "Demeyin" dostlar... Söylenecek söz kalmadı, aklıma bir şey gelmiyor falan demeyin...
Bir şey demediğim zaman oluyor onu fark ettim hatta öyledir ki hiçbir şey yapmayışımı burada konu niyetine sizlere aktarıyorum etkisini siz düşünün. Yazmak güzel ama kuru kuru gitmiyor biliyor musunuz? Çay bisküvi ile yazı ise mesajı ile olunca başka bir tat veriyor. Bazen dememek, düşünmemek gerekiyor. Düşünmemek bile aslında düşünmeye eş değer. Bir şey yapmamak bile bir eylem aslında. Tercihlerimizin bir bütünü öyle hatta. Neyi tercih ederseniz onu düşünmüş olursunuz bu düşünmemek bile olsa da. Her gün için söylenecek, yazılacak, çizilecek çok şey var. Yok demeyin. Yok dedikçe yok olan hep siz olacaksınız....
Demedi Demeyin...
Sevgiler.