Yan yana yürüyorduk. Birbirimizden haberimiz yokmuş gibi. Yolun sonu hiç gelmeyecekmiş gibi. Bütün sesleri sağır edecek bir sessizlikte ve hafif tempoda. Sonra 'çok kötü bir gündü' dedi. Ben kendim için böyle bir cümle kursam sevinirdim. Keşke benimde öyle bir günüm geçseydi. Çok kötü bir gündü. Yani dün güzel geçmişti ve muhtemelen yarında öyle olacaktı ama bugün çok kötü bir gündü. Eminim sevgilisi tarafından terk edilen biri içinde çok kötü bir gündü. İşten kovulan bir baba, şekerini yere düşüren bir çocuk içinde çok kötü bir gündü. Meteorun düştüğü gün dinozorlar içinde kötü bir gündü. Kendi adıma böyle bir cümle kurmam gerekseydi bugünde çok kötü bir gündü, derdim. Dünde kötüydü ve muhtemelen yarında kötü olacaktı. Sevgilisinden ayrılan biri derdini dostuna anlattı, gitti kafa dağıttı, bir süre sonra bir başkasını buldu. Şekerini yere düşüren çocuğa yeni şeker alındı, ağlaması dindi. Dinozorların hiçbir suçu yokken gök taşının biri gelip hayatlarının içine etti. Belkide içinde bulundukları sistem 'sizin sıranız doldu, artık yeni bir tür gelsin' dedi. Dinozorların acısını belki kimse paylaşmadı. Acılar paylaşılarak dindirilmeye çalışıldı. Bende sadece izledim ve üzüldüm. Çalıntı bir hayat yaşıyorum sanki. Sonra cümlesini tekrarladı. Çok kötü bir gündü. Evet dedim. Çok kötü bir hayattı. Acısını paylaşacak kimsesi olmayan dinozor kadar yalnızım.