Bir gün sahilin en koyu mavisinde.
Irmakla birleşen bir nehir düşün.
Yarası olmayan,
Yamalı olmayan,
.
Denizlerin rengine bürünmüş
Onunla bütünleşmiş binbir tür ile
Sarılmak vardı...
Sevmek vardı...
.
Kıyısına uzanan kumsalda
Sadece yapraklar ile inşa edilmiş
Küçük bir ev düşün
Sıcacık,
Huzurlu,
.
Yemişlerin toprağı ahenkli.
Katkısız da ne ki?
Düşünsene doğa ananın hazinesini
Yaradan sence kısmi verir mi?
.
Sonra ilk aileden duyan bir çok insan
Akın halinde yerini bulmuş
Sadelik bitmiş...
Doğanın düzeni bozulmuş...
.
Bırak şahşatayı be insan.
Bırak ki Doğa ana ile kucaklaşalım...
Dünyanın cılkını çıkarmak yerine.
Börtü böcekle yuva kuralım...
.
Desen de nafile bu hayatta.
Umut yarısı yamalı nasılsa,
Bir yarısı da bencillerin ellerinde can çekişiyor
Ama
Duyan, sorgulayan ve görmeyle ve söylenmeyle herşeyin biteceğini inanan güruhla yaşıyoruz acınasıca!
.
Duyan duyar mı?
Gören hakiki hayatı görür mü ölmeden bilmem ama...
Ben bu evrene atılmışım acımasızca
Ruhum duvarlara hapis misali pranga.
Gitmek istesen tutuyor kollarından yuva!
Yuvandaki canla!
.
Bitmesini diliyorum bu savaşın.
Doğa ana acısını çıkarmadan.
Onunla artık savaşılmayacağını ne zaman anlarız acaba?