DOĞRUNUN DOĞRULTUSUNDA DOĞRULMAK

Cümleler doğrudur sen doğru isen,
Doğruluk bulunmaz sen eğri isen... (Y.Emre)

Doğruluk en büyük sermayedir. Doğru olan ve doğru düşünen bir insan, zengin bir insandan daha mutludur. Çünkü doğruluk en değerli mücevherden bile daha değerlidir. Hiçbir miras doğruluk kadar zengin olamaz. Doğruluk her türlü şartlar altında meyve veren ağaç gibidir.

Yanlış sonsuz şekillere girebilir, doğru ise yalnız bir türlüdür. En zor anlarınızda bile doğruluktan ayrılmayın. Hem kendinize hem başkalarına karşı dürüst olun. Bugün en önemli kazancın kimse tarafından aldatılmamak olduğunu sanırsın. Ama hayatın güneşi, asıl senin kendini ve kimseyi aldatmadığın gün doğar...

Dört arkadaş aynı evi paylaşıyorlardı. Sabah uyandıklarında iş işten geçmişti ve bunun anlamı da matematik finalinin kaçmış olduğuydu...
Biraz da ikna kabiliyetlerine güveniyorlardı. Nasıl olsa matematikçi sakin bir adamdı. O gün okula bile uğramadılar! Ertesi gün... Dördü bir ağızdan konuşuyordu, çünkü panik halindeydiler. Sebebi öğretmenin mazeretleri kabul etmiyor olmasıydı...

Fakat onlar, sabah erkenden evden çıktıklarını, beraber arabaya bindiklerini ve lastik patladığı için sınava yetişemediklerini söylemekte ısrar ediyorlardı... Sonunda dördüne de uzun uzun baktı öğretmen ve dedi ki: “Tamam, üç gün sonra gelin, dördünüzü de imtihan edeceğim...”
Bu iyi haberdi işte. Hatta zaferdi.

Sınava girmemişler, diğerlerinden fazla beş gün kazanmışlar ve herkesi atlatıp, öğretmeni de kandırmışlardı. Dışarı çıktıklarında ellerini birbirlerinin ellerine vurdular. Üç gün sonra öğretmen:”Umarım bu ekstra günlerde iyi çalışmışsınızdır...”
- “Çalıştık”diye cevap verdiler...
- “Geçmek için en az 50 puan almanız gerektiğini biliyorsunuz değil mi?”
- “Biliyoruz efendim.”
- “Yine biliyorsunuz ki söylediklerinize inanmadığım için tekrarladım bu sınavı... Ve arkadaşlarınıza haksızlık olacak kadar da basit sorular hazırladım, sizler için...”
- “Kâğıtlarınızı oturacağınız yerlere koydum. Haydi, şimdi sınıfa girelim ve başlayalım...”

Sınıfta dört kâğıt vardı; sınıfın dört köşesine gelen, birbirinden uzak sıraların üzerinde... Dört öğrenci birer kâğıdın başına gitti. Kâğıtların ön yüzünde dört soru vardı; kenarlarında “10 puan”yazan. Ki bu sorular neredeyse ilkokuldan bu yana çözdükleri problemlerdi ve bunları dördü de bir nefeste çözebilirdi...

Altmış puanlık tek soru arka sayfadaydı. Ve o diğerlerinden bile kolaydı aslında... Kâğıdın üstündeki soru cümlesi şuydu:”Patlayan hangi lastikti?” Öğretmen, sınıfın bir kenarından dört köşeye oturmuş öğrencilerini süzüyordu sessizce...
Ne kadar zor da kalsanız bile asla yalan söylemeyin...
Dürüst, akıllı ve yürekli olun...
Dr. Nebiye YAŞAR