DUANIN GÜCÜ
Duanın önemine Kur'an-ı Kerim ve Hadislerde defaatle vurgu yapılmıştır. Yüce Allah (c.c) dua etmeyen kuluna niye değer vereceğini belirtmiş, Efendimiz (sav) de duanın silahımız olduğunu buyurmuştur. Büyüklerimiz de dünyanın dua ile ayakta durduğunu söylerler hep bize.
Bazı dualar hemen kabul görür, bazıları belli bir süreden sonra, bazıları ise âhirette karşımıza çıkacaktır. Ben size yakın zamanda hemen kabul olunan iki duamdan bahsetmek istiyorum.
Zaman zaman mobilya mağazamıza gidiyorum. Yine mağazada olduğum günlerden birinde genç, evli bir çift kanepe bakmaya geldiler. Kalitesi yüksek bir kanepeyi beğendiler fakat fiyatı fazla geldiği için teşekkür edip mağazadan ayrıldılar. Bir süre sonra tekrar geldiler. Fiyatta indirim yapılıp yapılamayacağını sordular. Ben de abimi arayarak durumu belirttim. Abim indirim yapmasına rağmen fiyat yine fazla geliyordu. Aradan bir kaç saat geçti ve çift üçüncü kez “yine biz" diyerek geldiler.
Bir çok yer gezdiklerini, en çok bu kanepeyi beğendiklerini, burada yabancı olduklarını ve kanepeyi de durumu olmayan bir öğrenciye alacaklarını söylediler.
Eğer biraz daha indirim yaparsak büyük bir hayr işleyeceğimizi ve bize çok dua edeceklerini de eklediler. Bunun üzerine abimi bir kez daha arayarak çiftin söylediklerini aynen aktardım. Abim de:” Kiminin parası, kiminin duası” diyerek kanepeyi, hiç kâr etmeyecek şekilde fiyatını düşürerek müşterilere verdi. Çifte dönerek:” Sizden dua bekliyorum, bu aralar çok ihtiyacım var” dedim. Bunun üzerine karı koca mutlu bir şekilde samimi bir dille dualarını ettiler. Ben de her birine içten bir şekilde “Amiiinn!” diyerek karşılık verdim ve ödemelerini yaparak mağazadan ayrıldılar.
İlk kitabımın basıldığı zamanlardı. Yayınevinden bir süredir haber alamamıştım ve kafam biraz buna takılıydı. Müşteriler gittikten beş dakika sonra yayınevinden mesaj geldi: “Neşe Hanım, kitaplarınızın basımı gerçekleşti. Saat 17.00’ ye kadar ücretini yatırırsanız hemen kargoya vereceğiz ve yurt geneline satışa sunacağız.” Beni birden heyecan ve panik sardı. “Yanımda o kadar para yok ki" diye düşünürken birden aklıma az önce kanepeyi alan müşterilerin bıraktığı para geldi. Saat te 16.30’du yani işlemleri yapmam için yarım saatim kalmıştı. Mağazayı ablama teslim ederek hemen bankaya gittim ve ödemeyi gerçekleştirdim; yayınevi de aynı anda kargomu çıkardı. Bütün bunlar 45 dakika gibi bir zaman diliminde gerçekleşmişti. Mağazaya gelince tefekküre daldım. Ne diyordu Efendimiz (sav): “En çabuk kabul olunan dua, müminin mümine duasıdır.” Genç çiftin duası anında kabul görmüştü ve böylelikle benim de uzun zamandır beklediğim kitaplarıma kavuşmama az kalmıştı.
İkincisi ise; imza günü düzenlediğim kitap kafede gerçekleşti. Eş dost ve akrabalarım sağ olsunlar bütün imza günlerimde hep yanımda oldular; o akşam da aynı şekildeydi. Gelenler daha önceden kitabımı almışlardı fakat tekrar tebrik için gelmişlerdi. Muhabbet çay kahve derken arada kitaplarıma göz gezdiren, soran oldu fakat henüz satış olmamıştı. Misafirlerimi uğurladıktan sonra masamda otururken yakın bir dostum aradı. Biraz hoş beşten sonra bereket duasını okuyup okumadığımı sordu. Okumadığımı söyleyerek internetten buldum ve duayı okuyarak kitaplarımın üzerine üfledim. “Bereket olsun inşallah” diyerek duamı da ekledim. Beş dakika sonra bir delikanlı masanın önünde belirdi. “Hayırlı akşamlar, kitabın yazarı siz misiniz?” dedi; “Evet benim, hoş geldin” dedim mutlu ve heyecanlı bir şekilde. Yine bir dua hemen kabul olunmuştu. Genç, eline kitabı alarak dikkatli ve meraklı bir şekilde incelemeye başladı. İçinden bazı sözlerimi okuyarak divan şiirlerine benzetti. Ben de en sevdiğim şairin Necip Fazıl Kısakürek olduğunu ve onun gibi ikili beyitler yazmayı sevdiğimi söyledim. Ayak üstü kısa bir söyleşi yaptık. Dolu bir genç olduğu her halinden belliydi. Kitabımı satın aldı, tekrar hayırlı olsun diyerek kafeden ayrıldı. Delikanlı gider gitmez hemen arkadaşımı aradım. “Ne oldu biliyor musun, bereket duasını okuduktan beş dakika sonra...” dedim ve ağlamaya başladım. Anlamıştı arkadaşım kitabımın satıldığını. İkimiz de yoğun duygular içerisindeydik. “Bana dua edin, size icabet edeyim” diyen Rabbimin ne kadar yüce olduğunu bir kez daha idrak ettik.
Peşi sıra 4 kişi daha geldi ve imzalı kitabımı aldılar. Mutluluğum ve yaşadığım minnet duygusu kat be kat artmıştı. O gece çok ulvî duygular içerisinde ayrıldım kafeden. Artık bütün imza günlerinde bereket duasını okumayı ihmâl etmeyeceğim.