DURSUN GÜRLEK İZLENİMLERİ
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu edebiyat ve yazı akademisinin ikinci hafta konuğu; edebiyatçı yazar Dursun Gürlek beyefendi idi. Salona girdiğinde; beyaz, yana taranmış saçları, ince bıyıkları ve zayıf yapısı ile kendisini Üstad Necip Fazıl Kısakürek’e benzettim.
İnsan sevdiğine benzer misali, Üstadı çok severmiş Dursun hoca. Konferansı süresince ekseriyetle ondan bahsetti. Her konferansında bulunmaya çalışmış.
Üstad'tan şu şekilde söz etti: “Necip Fazıl'ın konferansları ile büyüdüm. Kendisi sözünü hiç esirgemezdi ama sözleri de hiç batmazdı. Çok sigara içerdi. Bir gün bir arkadaşı ona sigarayı bıraktırmak için bir plan tasarlamış. Üstad'a demiş ki: ‘Necip akşam bir rüya gördüm. Allah sigarayı öyle lanetlemiş ki onu cehennemin en dibine atmıştı’ Necip Fazıl bunun üzerine şu ince espriyi yapar:’ Vay şerefsiz, getir şunu yakalım!’
Üstad konferanslarında konuşur konuşur, bazı yerlerde duraksar ve ‘Burada gülünecekti' derdi ve tabii biz de bu tatlı sert ifadeden sonra uzun uzun gülerdik.
Dursun hoca, Necip Fazıl’ın bir konferansa sığmayacağını, bir gün Bursa'ya sırf O’nu anlatmak için geleceğini söyledi.
İlk önce öğrencilik yıllarından söz etti. Esprili bir konuşma tarzı var kendisinin. Yazarlık hayatına nasıl başladığını, edebiyat fakültesi yıllarını anlattı. Konferansın adı ve aynı zamanda kitabının da adı olan ‘Ayaklı Kütüphaneler' başlığı altında Cemil Meriç’ten uzun uzun bahsetti.
Üniversite yıllarında, arkadaşları ile evine röportaja giderlermiş. Kendisi Üstad’ın yayınlanmış bir nesini ezbere okumuş (hatta konferans esnasında bir kısmını bize de okudu) Cemil Meriç bundan çok etkilenerek, kendisine sekreterlik teklif etmiş ve Dursun hoca da büyük bir zevkle kabul etmiş.
“10 üniversite bitirseydim, ondan öğrendiğimi öğrenemezdim. Kendisinin 15.000 cilt kitabı vardı. Hepsini okumuştu ve her kitapla altı çizilmiş satırlar vardı. Okumaktan gözlerini kaybetmişti ama hangi rafta hangi kitabı, kitabın hangi sayfasında hangi konunun olduğunu bilirdi. Çok kuvveti hafızası vardı. Bir çok alanda da uzmandı. Necip Fazıl Cemil Meriç’ten için ‘Allah, onun iç gözünü açmak için dış gözünü kapatmıştır’ diye bahsederdi” diye söz etti Dursun hoca.
Dinlemenin önemine özellikle vurgu yaptı hocamız: “Büyük insan olmak için büyükleri dinleyin, büyük insan sevmek büyüklüktür. Osmanlı’da alimlere ‘kulak mollaları' denirdi. İyi bir dinleyici, ileride kendini dinlettirir. Geceleri uykuda gözler ve ağız kapanır, kulaklar açıktır. Maveradan gelen sesleri dinleyin" diye nasihatlerde bulundu.
Her şeyden önce, ana dilimizi, Osmanlı Türkçesini çok iyi bilmemiz gerektiğini ifade etti. Bursa’nın onun için ayrı bir yeri olduğunu ve Osmanlı’nın mukaddimesi olduğunu söyledi. Muhteşem, akıcı Türkçesi, ilmi ve beyefendi kişiliğiyle bizleri mest etti Dursun hocamız. Allah (c.c) ilmini arttırsın, uzun ömürler versin.