Tatil günüydü ,ben tatil günlerimi genelde sokakta top oynayarak ya da evde kağıttan top
yapıp ,onunla oynayarak geçirirdim.Evde şansımı denedim biraz. Tek başıma kağıttan yaptığım
topu karşı duvara vurdura vurdura oynadım,canım sıkıldı,sokağa çıktım.Aylak aylak diğer çocukların arasında dolanmaya başladım.
Baktım ilerde ufuk abi bisikletiyle uğraşıyordu.Ufuk abi ileiyi anlaşıyordum,hemen yanına gittim .
Biraz bisikleti inceledikten sonra"Hadi ben gezmeye gidiyorum okulun olduğu mahalleye ,sen de gel "dedi.
"Abi ikimizi nasıl taşıyacak bisiklet"dedim."Vitesli olum bu,çıkarız her yeri sen rahat ol "dedi."Tamam abi" dedim.
Bisikleti yola çekti "ön demire bin "dedi.İki ila üç kilometre yokuş yoktu rahat gittik.İlk köye yaklaşırken biraz yollar
yokuştu ağır ağır ilerlemeye devam ettik.Yol iyice bisikletle çıkılmaz hale gelince bisikletten inip yanıda yürümeye başladık.
Az ilerde viraj vardı.Virajın tam köşesinde de deli resul'un evi vardı.Ben çok korkuyordum "ufuk abi ben korkuyorum,geri dönelim"
desemde"yavaş yavaş yürü ses etme"dedi.
Biz tam evin önünden geçerken deli resul evin önünden bize bişeyler söylüyordu.Biz iyice hızlanıp görüş mesafesinden çıktık.
Yorulmuş ve birazda korkmadan dolayı yüzümüz kızarmıştı.İlerde çeşme çıktı karşımıza biraz dinlenip su içtik.
Ufuk abi;"terli terli su içme olum hasta olursun"desede,ben pek dinlemedim.O da zaten adet yerini bulsun diye bu kalıplaşmış laf ağzından çıkıvermişti.
O köyde çok yokuş vardı,köyden çıkana kadar bisiklete binmedik.Köyün çıkışında aşağıya doğru bir yol vardı.
Hava çiseliyordu,az güneş vardı arada sırada da lık ılık rüzgar esiyordu . Ufuk abi;"hadi atla ön demire,şurayıda inelimsizin okulun oraya geldik"dedi.
Ön demire bindim,bisikletin direksiyonunu tam ortasından iki elimle sıkı sıkıya yapıştım.Ufuk abiayağını asfalttan çekip pedallara koydu ve hareket etmeye başladık.
Yirmi otuz saniye ılık rüzgarda hafif yağmur çiseltisi eşliğinde bizim okulun olduğu sokağa indik.Birazda okulunyanındaki düz yolda ilerdik görev tamamlanmıştı artık.
Fazla durmadan direksiyonu dönüş yoluna kırdık.Önümüzde az önce keyifle indiğimiz yokuş vardı.Bisikleti elimizle yokuşun başına getirdik ve bindik artık eve kadar inmeden gidecektik.
Tabi olaylar planladığımız gibi gelişmedi.Deli resul'un evinin olduğu sokağın başında resul'u gördük,oradan gene bişeyler söyleniyodu yüksek sesle.
Ben hemen bisikletten indim.Sağa sola bakınırken yolun altındaki eve geçen sene geldiğimizi hatırladım. Oraya girsem beni kurtarırlarmı acaba diye düşündüm.
Ufuk abi korkma desede kendiside korkmuştu,ikimizinde yüzü kıpkırmızı olmuştu.Ben "ufuk abi ben korkuyorum "diyip,hemen evin bahçe kapısını açtım.
Kapıya vuruyummu vurmuyummu diye düşünürken,aklıma bahçelerden aşşağıdaki yola inebileceğim geldi.
Çok dik bir arazi yapısı olduğu için 3 ila 5 metre yükseklikte merdiven şeklinde örmüşler toprağı tutmak için.
Ben nasıl korktuysam bahçelerden aşşağıya doğru atlaya atlaya yolun kenarına indim.Fakat tellerden geçemedim,debele nirken de iki dikenli telin arsında sıkıştım kaldım.
Ufak,sevimli kıpkırmızı yanaklı,sümüklü bir çocuktum.Benim sıkıştığımı yoldan gören kalıplı bir abi"ne oldu böyle koştun köpek mi kovaladı "dedi."Abi deli resul kovaladı"dedim.
Konuşurken beni telden kurtardı yola indirdi ." Onun gözü görmüyor bişey yapamaz o korkma sen ondan"dedi.O sırada ufuk abi geldi biskletle yüzü kıpkırmızı.
Hemen "nasıl kurtuldun abi o adamdan"dedim."Hızlıca yanından geçtim bisikletle"dedi.Kalıplı abi ufuk abiyi tanıyodu,benide tanıyordu mahalle maçlarından da samimiyetimiz yoktu pek.
Ufuk abiye de aynı şeyleri söyledi"olum o adamın gözleri kör boşuna panik yapmışsınız siz dedi . Biraz alaycı bir tavırla deli resul'un evinin olduğu tarafa doğru ilerledi.
Ben de bisikletin ön demirine atladım ,sokak sakinlerinin meraklı bakışları içinde yolumuza devam ettik.