Ülkemizde özellikle çok kutsal sayılan mesleklerden birisidir annelik. Ki kutsaldır da. Bir bebeği daha küçücük bir damla iken karnında bir inci tanesi gibi koruyup saklayan istiridyedir anneler. Bebekler ilk dünyaya geldiklerinde ilk ten teması yaşadıkları, yüce sütüyle ilk beslenmesini yudumladıkları, ilk gülücüklerini sevgi dolu gözlerine bakarak yaptıkları, yaşına girdiğinde ilk adımları onun işaretleriyle attıklarıdır. Sevmek sevilmek olgusu güven duygusu ilk anne de öğrenilir.
Her şey buraya kadar iyi hoş gibi görünür. Ta kii bazı anneler için çocukları bir mal beyanına dönüşene kadar. Farkında olmadan çocuğu kendi istekleri ve düşüncelerine göre kodlarlar. Zaten genetik kodunu geçirdikleri ve en güvenilen kişi oldukları için kelimeleri ve sözleriyle de bunu desteklemeleri onlar için hiçte zor olmaz. Çocuk annenin kabuğundan çıkmış gibi görünse de aslında hâlâ annesine aittir. Onsuz; yer, içer, gezer tozar, sever, düşünür, plânlar hayaller kurar gibi görünsede gerçek hiçte öyle olmaz. Bir kere bağımlı olduysa isterse dünyanın öbür ucunda olsun bir uyuşturucu gibi yoksunluğunu duyar. Bakın bağlı demiyorum, bağımlı diyorum. Çünkü ikisi çok farklı şeyler. Bağlılık güzeldir. Ki öyle anne çocuk ilişkisini yaşayanlarda yok değildir. Fakat ne yazık ki azınlıktadırlar.
Geleceğe yatırım olarak görülmemeli çocuklar. Kendinizi garanti altına aldığınız mülkünüz değiller. Olmamalılar. Hayırlı evlat olgusu ve baskısı yüzünden birçok genç hayallerinden vazgeçiyor. Belki kafalarında binbir türlü planları varken beyni daha küçüklükten çizilen ve kendi adına kurulan plâna göre dizayn oluyor. Düşünmesi bakış açıcısı yaratıcı olmuyor sınırlı kalıyor.
Bir anne olarak anne babalara sesleniyorum;
yapmayın, çocuklarınızı mutlu etmek istiyorsanız onu tapulu bir mal gibi görüp gelecek için garantörünüz muamelesi yapmayın. Sadece değer biçilmeyen kıymetli evrak gibi görün. Salın zincirlerle bağlamayın. Bebekken bile bir kimlikleri var. Bırakın. Göbek bağınız gibi, kendi kimliğinizi ona da taşıtmaya zorlamayın, kendinize saklayın. Bakış açınızı olduğu gibi geçirmeyin aksine farklı perspektiften bakmasınıda öğretin.
Fikirleri dikte etmek yerine, seçenek olarak sunup tercihi yine bir birey olarak gördükleriniz çocuklarınıza bırakın. Kendi hayatlarından bağımsız bir hayatları olması gerektiğini bildirin.
Özetle;
Çocukların kanatlarını kesmeyin aksine diledikleri gibi uçmaları için özgür bırakın. Bu hayata herkes bir kere geliyor. Herkesin bir annesi babası olduğu gibi sadece yaşayacağı bir hayatı oluyor. Iskalatmayın. Vicdanı hür bırakılan çocuk emin olun sözlerinizin etkisine veya kendinizi hatırlatmanıza gerek kalmadan zaten sizin kıymetinizi bilecektir. Siz onun zaten annesi babasısınız. Bu gerçek asla değiştirilemez. Aksi düşünülemez. Bir fidan gibidir çocuk. Sevgiyle sularsanız çiçek açar. Susuz kalırsa kurur, fazla sulanırsa kökleri zarar görür. Kendi elinizle lütfen zarar vermeyin…