EDEBİYAT ZORDUR, TUTKUDUR! (Serkan CENGİZ Kaleminden)

İnsan ruhunun beslendiği kaynaklar vardır. Kişi bu kaynaklardan bazılarını tercih eder. Bu tercih edilenlerden biri de edebiyattır.
Edebiyat, yazıcı sanatçıların ortaya özgün eser olarak koyduğu şiirler veya nesirlerdir. Dünya ve Türk edebiyatının başyapıt olarak kabul ettiği büyük eserler dışında, birde bugünün sanatçıları tarafından üretilen eserler vardır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de samimi yazarlar, şahsi, toplumsal ya da evrensel olan bir sevinci, umudu, hüznü, isyanı ilham edinerek sanatını icra ederler. Teknolojinin gelişmesi ile klasik yollardan dergi veya kitap yazarlığının dışında birde dijital platformlarda yazarlık yapılabilmektedir. Tarihte olduğu gibi bugünde kişiler yazılarını yazarlar fakat bunun değerlendirmesini toplum yapar. Toplumun buna hakkı vardır. Fakat toplumun yanlış algıladığı bir durum söz konusudur.

Gerçek şudur ki edebiyatçı bir dertten beslenir. Hakiki edebiyat tutkudan ve zordan doğar. Çünkü asıl edebiyat muhaliftir. Edebiyata konu olmuş duygular önü kesilmez bir tutkudur. Toplumun bir kısmı ise bu onurlu davayı ve hazzın ritmini tutan bu sanatı bir maddiyat sağlayıcı unsur olarak görebilmektedir. Fakat yazarlık, bir maddi gelir elde etme yolu olarak görülmemelidir. Etik kurallara aykırı soruların yeni yazarlara yöneltilmesinden genç kuşağın yazarlarının rahatsız olduğuna bizzat şahidim. Toplumda olan bu yanılgı belki de yazarlığı bir ekmek kapısı olarak gören yazarlardan kaynaklıdır. Oysa ki edebiyatçılık ve köşe yazarlığı bir meslek değil bir mücadele yoludur.

Özellikle ilkeleri olan sanatçılara bu tarz soruların sorulması bile hakarettir. Çünkü uğruna mücadele verilen birçok davanın getirisi olmadığı gibi ömürden ve birçok şeyden fedakarlık yapmak gerekmektedir. Bunları göz önüne alarak hassasiyetlerin oluşması gerektiğini düşünüyorum.
Ayrıca burada hakiki edebiyat derken suya sabuna dokunmayan çiçek böcek edebiyatından bahsetmiyoruz. Elbette edebiyat hayatın her alanıyla ilgilenmelidir. Ancak cenk türkülerini yazan, yaşatan, bir davanın savaşçı kalemleri ile sadece tartışma götürmez konuları ele alan pembe dizi modelindeki kalemleri veya güçlüden yana saf tutan kiralık kalemleri ayırt etmek lazımdır.

Kişi, kişisel ideolojisini veya duygusunu diğer insanlarla paylaşarak doğru bildiğini söylemelidir.
Biz, sanatı muhalif olarak tanımlayan bir şerefli zihniyete sahibiz. Yürekten bunca zorluğu göze alanlar ile hiç kimse karıştırılmamalıdır.
Unutulmamalıdır ki Hiçbir zümre içerisinde yer alan kişilerin karakteri, değerleri, ilkeleri aynı olmak zorunda değildir. Bir yazarın, sanatçının veya farklı bir uğraş grubunun içindeki herkes aynı kumaşa sahip değildir. Saygılarımla…

- Serkan CENGİZ