Birlikte eskimek çok güzel.
Eksilmedikçe.
Diyor Nazım Hikmet.
Biz, biz olamadan eskidik.
Sen oldun, ben oldum.
Biz olamadık , eksildik.
Zamanın pençesi çelik.
Çekip alıyor ömrümüzden baharları.
Kara kışlarda soğudu yüreğimiz.
Karanlık zindanlarımıza çekildik.
Dallarda kuruyor ceviz kabukları.
Toprağımız kurak, suya hasret.
Nereye varsak oradan itildik.
Nerede bu çölün zifiri kuyuları.
Biz ne Yusuf , ne Züleyha idik.
Şimdi Nil gibi süzülsem deryaya.
Umut saçar mı kıyılarım?
Barındırsam bağrımda
Bin bir çeşit güzel inci.
Var mı ? işleyecek bir zanaatkarım.
Firavun gibi düşmanımız olsa.
Karşısında dururmuyduk başımız dik!
Bu sevda zehir olsa şüphesiz,
Yine de içer miydik?
Mısır'a sultan eyleseler beni,
Neyleyim sensiz mermer sarayları.
Gönlümün gurbeti , seninle vuslatım.
Biz birbirimizi nerede kaybettik?
Ayağıma dolanan ayrılık prangası.
Boğazımı düğümleyen sensizlik.
Nefesim kızgın kor, yakıyor ciğerimi.
Çığlık çığlığa bir sessizlik...