Mavi mektuplar yazıyorum sana.
Pek iç açıcı şeyler değil bunlar biliyorum.
Anlatmasam, akmaya başlayacakmış ve dağılacakmış gibi uzayan zamandan bahsetmesem olmazdı..
Çok değil, az önce ,
Öylece ortadan ikiye ayrılmış ay ışığını bile ezberledim gövdemde
Bir gölgen bile vardı yada yoktu, ne fark eder?
Ben, bir karınca yuvası büyüklüğünde, ekmek kırıntısı ayıklarken, rüzgara
karnımı tekmeleyen bir fil sürüsü geçiyor uzaklardan
Keşke anlatmak mümkün olsa da,
unutulsa, bazı insanlar.
Ve yazmak bu kadar kolayken, geç kalmak
nasıl bir ögedir resimlerde
Bilemezsin...Bilmiyorlar...
Fesleğenlerden gizlice ağladığımdan mıdır nedir
hesabını veremeyeceğim çelişkilerle dolu bir yığın var ortada.
Ve mor halkalar halinde, yağmurun boynundan dışarıya sarkan ve gece yarısı utangaç bir şiiri söndüren bir baba olmaktan başka
hiçbir şey kalmadı benden geriye ..
Mesela, bugun bütün gün
vişne çöpü dağıttım beyaz badanalı duvarlarına evlerin
Acıtsada, canımın istediği elmalı kurabiyeler kadar büyüdüm.
İyiyim demek isterdim, değilim...
Hoş bu aralar kimse kimseyi merak bile etmiyor ya,
Ben yine de yazmadan geçemedim sevgilim.
Bırakmış olduğun iz'ler kadar
iyiyim bugünde ..