Hayatımın en güzel yazı başlığını attım sanırım. Şaka bir yana bazen öyle bir his içerisinde oluyorum ki buna anlam vermek bir hayli zor. Bazen hatta çoğu zaman hiçbir şey değişmiyor, değişemiyor. Ne kadar akıllandım artık yok desek de bir türlü olmuyor gibi. Öyleyse ne yapmalı, ne gelir elden, nasıl çıkarız bu işin içinden?
Çok mücadele ettiğim şey vardı. Adeta sırtlandığım, taşıdığım, hiç kimsenin beni o şeyden alıkoymasına müsaade vermediğim pek çok şey vardı. Herkesin vardır. Yüreğimde taşıdığım iz, hayatımdaki belirgin bir eksiklik ya da paylaşma isteği, hayatı, güzel olan her şeyi. Yaşamışızdır illaki bunları. O bizden gitmesin, kopmasın, onun eksikliğini hissetmeyelim de ne oluyorsa bize olsun, başa ne gelecekse benim başıma gelsin dediğimiz. Hani her şeyi bir kenara atıp onu nazikçe bir yere kondurduğunuz. Sonra bazı şeylerin böyle gitmeyeceğine inandığınız ama bu inanma sürecine karşı direnme isteğiniz, arzunuz! Vazgeçmenin kendisinden vazgeçip yine de o şeyden vazgeçmeye kıyamamanız. Diye... diye... bu böyle sıralanıp gider.
Şimdi bunca emeğe rağmen önce bir etrafımıza bakalım, sonra bize nasıl davranılmış ona bakalım, işittiğimiz sözlere, attığımız adımlara karşlılık aradaki mesafenin kısalıp kısalmadığına bakalım. Ne değişmiş şimdi, HİÇBİR ŞEY! Gördünüz mü şimdi? Bir üst paragtafta yere göre sığdıramadığımız her şeyi fırlatıp atarken onu nazikçe kondurudğumuz o şey için yaptıklarımız ne işe yaramış: HİÇBİR İŞE! Vicdanen rahatız, elimizden geleni yaptık belki bu yüzden kafamıza çok takılmıyor ama vicdan rahat diye bizden götürülenlere de mi takılmayacağız. Vicdan muhasebesi zarar etmedi, ama ömür gitti, enerji gitti, keyif gitti, vicdan önemlidir ama tek başına bu kadar şeye de bedel değildir, olmamalıdır.
Bir gün her şey tersine dönse üst paragraftaki her şey olmamış gibi davranıp yine aynı şeyi yaparız. En başta da dediğim gibi hiçbir şey değişmiyor, değişemiyor. Akıllandık diyoruz aynı üçüncü paragraftaki gibi ama sonunda yine ilk paragrafa dönüyoruz, akıllandık desek de yine de öyle olmuyor çünkü. Her şey bu tekrardan ibarettir. Bu yüzden her şeyi kenara atıp onu nazikçe kondurmak da, vazgeçme hissine karşı direnmek de, her şeyi sırtlamanın da pek bir önemi yok. EN GÜZEL ÇABA, ÇABALAMAMANIN TA KENDİSİDİR.
Sevgiler.