Bir kelime, yedi harf bazıları için bir anlamı olmayan bazıları için kaderinde var olan, her daim önüne çıkan "ENGELLİ"..
Birey doğuştan veya sonradan vücudun fiziksel ya da zihinsel rahatsızlık nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlamada ve günlük gereksinimlerini karşılamada zorluk çekmektedir. Bu sebepten dolayı bireye "engelli" ismi takılmıştır. Oysa hayatın merkezinde her canlı gibi onlar da sadece birey olmak istemişlerdir. Toplum da engelli sıfatıyla var olmak, göz önünde olmak, ilgi odağı olmak veya kendilerini acınmasını istemezler, istemeyiz..
"3 Aralık Dünya Engelliler Günü" diye özel birgün vardır. O gün farkındalık adına etkinlikler düzenlenir, protokoller davet edilir, onlarda konuşmalarını yaparlar. Sosyal medyalarda "engel yok, engelsiz hayat" tarzında paylaşımlar yapılır ve gün böyle sona erer. Ertesi gün herkes kendi yaşantısına döner, kimse kimseyi düşünmez. Madem farkındalık oluşturmak istiyorsunuz araçlarınızı kaldırım rampalarının önüne park etmeyin, kaldırımları fiziksel engelliler ve görme engellilerin ulaşıma uygun hale getirin, sarı çizgileri ihlal edecek durumda bulunmayın, asansöre bizlerden önce binmeye çalışmayın. Engelli gördüğünüzde uzun uzun bakmayın, engelliye engeliyle alakalı sorular sormayın. Kısacası;
"Engelliyi değil "engeli" görmezden gelin."
Belki bu şekilde kendimizi sosyal ve kültürel bakımından daha iyi hissetmemizi, zorlu yaşamımızda bizlere kolaylık sağlayabilirsiniz.
Her insan gibi sıradan olmak, ismimizle var olmak bizim de hakkımızdır. İnsanlar sıradanlıktan şikayet eder. Oysa bizler sıradan olmayı o kadar isteriz ki yürümek, koşmak, yatmak, kalkmak, görmek, duymak, nefes almak.. Bunlar herkes için basit bir eylem gibi görünsede aslında hayatımızın en önemli bir parçalarıdır. Belki yaşadığınız sürece kolay elde ettiğiniz, sahip olduğunuz eylemlerin kiymetini bilemiyorsunuzdur. Aldığınız her nefes için ne kadar şanslı olduğunuzu hatırlatın kendinize.