Eski müzikleri, eski kıyafetleri,eski yaşamları.
Eski arkadaşlıklarımı,eski aşkımı.Eskiden sahip olduğum -ait olduğum- insanları bile.
İnsanlar birine ait olmayı sevmez,korkutur çünkü.Kendini birine adamak,tüm benliğinle ait olmak çok korkutur. Er ya da geç gider çünkü o insan.
Ama ben..
Ben birine ait olmalıyım. Bir şeylere.
Bir adama mesela,elini tutarken bilmeliyim ki ben ona aidim. İliklerime kadar hissetmeliyim.Ait olmalıyım ki “sen benimsin" cümlesini hissedip sonsuza kadar sevebileyim.
Bir şehre mesela, sokaklarında yürürken bilmeliyim ki ben buraya aidim. Burada yaşadım her şeyimi,burası mutlu ediyor beni.Havası suyu insanları.. Benim şehrim diyebilmeliyim.
Çünkü ait olmadan,sahip olunmaz.
Eğer ait değilsen;birine,bir yere,bir şeye..
Sahip de değilsindir.
Ama beklediğimiz olmuyor hiç bir zaman, ait olacağımız adam ya hiç gelmiyor ya da gelse de içinden bir şeyler koparıp gidiyor.
O ait olacağımız şehir var ya..İşte o şehir boğuyor seni.Nefes bile alamıyorsun,çünkü ne yana dönsen canını yakan insanlar var ."Kendi" şehrinde rahat rahat ağlatmıyorlar bile.
O kadar yakıyorlar ki canını, sahip olamıyorsun hiçbir şeye,hiç kimseye.
Çünkü alamıyor hissettiklerin karşılığını,hiçbir zaman. Ait olduğunu sandıklarına, aslında sen onlara hiç sahip olamıyorsun.
Kaybediyorsun..
İnanıyorsun..
Yanılıyorsun..
Öyle bir yara açıyorsun ki kendine, bir daha asla kapatamıyorsun.
Çünkü kalp açılırsa birine,gösterirse güzelliğini,kırılır.
Ait olmak kalbe göre değil.
Kalp karşılığını aldığında tamamlanır.