Bunu bir sürü betimlemelerle anlatabilirdim ama hicbir betimlemem kırılan ruhun çatırtısına şekil veremiyor çünkü biz insan olarak bile içimizde ne hissetmemiz gerektiği konusunda fikir sahibi değiliz. Bir insanla tanışırsın, sanarsın ki o sana ev olacak, arkadaş olacak,dost olacak, sevgili olacak... Sanrıdan öteye geçiremediğimiz şekilleri birine kıyafet gibi giydirmeye çalışırız. Ona ev oluruz, arkadaş oluruz,dost oluruz sırdaş oluruz ya da olduğumuzu zannederiz. O kendi duvarlarını öyle kalın örmüştür ne bize bu saydıklarımızı olur ne de bizim olmamıza izin verir... Bahsettiğim sanrılar bunlar olduğumuzu ve olduğunu düşündüğümüz şeyler. Geceleri bizi uyutmayan şeylerdir bu sanrılar, çünkü en çok zararı bize bu sanrılar verir gözlerini kapattırmaz sanki açıkken olanı biteni fark ediyormuşuz gibi, uyku uyutmaz uyanıkken anlamlandırabiliyormuşuz gibi... Kısa ve öz bir anlayışla sanrılarınızı ruhunuz binlerce parçaya bölünmeden kavrayın çünkü gerçeği geç öğrenmek demek uyusan da gözlerin kapansa da ruhunun çatırtısından ne yaptığının bir anlamının kalmadığı demek...