EVLAT
Karşında olandan korkma evlat. Yanında durandan kork. Düşmanının ne yapacağını görürsün hissedersin karşındadır fakat yanındaki dostun sevgilin arkadaşın her neyse ne işte onun ne yapacağını bilemezsin evlat. Arkandan vurur seni hissedemezsin, bilemezsin. Vurduğunu bile sonradan fark edersin. Öyle acıdır ki hiç bir yaraya benzemez. Usulca öldürür, herkesin gözü önünde fark edilmeden eriyip gidersin. Kork evlat düşman yarası kapanır fakat dost yarası kapanmaz öyle. Kabuk tutar elbet ama o kabuk her seferinde soyulmanın bir yolunu bulur. Sanma ki her kabuk tuttuğunda kapanmaya yaklaştı, o yara her soyuluşunda ölüme bir daha yaklaştırır. Büyütür seni olgunlaştırır sen iyi bir bok olduğunu sanarsın fakat bu hayattaki en iş boktan büyümektir. Evlat sen büyüme olur mu?...
Ah evlat. Bu hayatın kahpeliği çoktur. Acımızı bile en içten yaşayamadığımız bu dünyada mutlu olmayı diliyoruz. Biride çıkıp demiyor ki! Biz bu hayata ağlayarak geldik ağlayarak da gideceğiz. Evlat sen onlardan olma bekle mutluluğu güvenme kimseye. Kimseden bekleme mutluluğu. Senin elindedir senin kalbindedir. Almazsan kalbine birini kurutur o kalbi alırsan kalbine birini yakarsın o kalbi. Evlat bu hayatta ya çöpten kağıt olursun ya da bu hayatta yanan bir orman olursun ikisinde arasında kalma olur mu? Onlar bu hayatı kahpece yaşatanlardır. Şimdi git de düşün evlat geldiğin gibi gidecek misin yoksa birine çiçek olup kendini mi yanacaksın?
Evlat bu hayatta bir mirasın olacaksa yaşantın olsun!