Ben Hazal henüz 18 yaşındayım, süslü hayallere sahip elinden ruju düşmeyen bir kız olamadım hiç bir zaman ama olmayı isterdim.. Hiç bir zaman okulumdan ya da sınıfımdan bir erkeğe bakıp iç geçirmedim, hiç kimse için "bu keşke benim olsa" demedim. Elimden tutup kaldıranım olmadı hiç düşe kalka yürümeyi öğrendim, koşmayı öğrendim. Hiç kahkaha attığımı hatırlamam hayatımda o kadar gülebileceğim hiçbir şey olmadı, o kadar komik bir film bile izlemedim.. Ortamların içine kapanık kızı bilindim, ama içimi açmaya çalışmadınız ki korktunuz içimden dertlerimin, sıkıntılarımın sizi de ele geçirmesinden korktunuz benim için üzülmekten korktunuz. Bundan ben de korktum zaten. Yine de iyiydim idare ediyordum alışmıştım da.. Sonra o geldi en zor zamanıma yetişti, tam pes edeceğim zaman geldi, herşey bitti dediğim anda geldi tüm güzelliklere perde çektiğim anda geldi.. Ne gelişti ama ufukta beliren beklenenmiş gibi geldi.. Kendimi onun serin sularına bıraktım damarlarımdan huzurun akışını hissettim kahkaha attım.. Bir insanın herşeyiniz olabilmesi yetenek ister o benim ailem oldu aştan ötem oldu.. Onun başka bir ailesi olduğunu bilmeden açıldım onun sularına şimdi öyle bir yerdeyim ki ya dibe batacağım, ya da ayaklarıma çarpan taşlara alışacağım.. Karaya çıkmak olanaksız, kara artık görünmüyor eski hayatımdan eser yok.. Elini uzatıyor bana çıkarmak için yanına, tutamıyorum yanında karısı var, uzaklardan çocuğunun sesini işitiyorum.. Cenaze müziğim gibi, gözlerine bakıyorum kendimi görüyorum o gözlerde bana duyduğu aşkı görebiliyorum herşeye rağmen sarıp sarmalamak istiyor.. Ama ben ıslağım benim olduğum yere adım atarsa kayıp düşer dayanamam.. Çok sevmek çok fedakarlık demektir..