zaman neleri götürür
içimizdeki kimsesiz fesleğenden?
kimbilir ömrü ne kadardır şu serçenin,
gökyüzünde yüzen?
elim ayağım tutmuyor bu mevsimde,
sanki son nefeslerimi sıralıyorum,
son sesimi sırlıyorum sessizliğime.
kış mavisi bir türkü gelip konuyor hüzünlü gözlerime,
seninle susarak konuşmayı öğreniyorum.
yüreğim yırtık bir elbise midir ki,
yitiriyorum sevgimi geçtiğim her sokakta?
düş kırıkları toplarken bir zamanlar,
dün kırıklarımı biriktirmeyi öğrenmişim.
bir kibritin kavında harlayıp kalbimi
kendimi kül etmişim.
ızdırap içindeyim,
canımın goncası jiletlenmiş kederlerle,
bilekleri kesilmiş gülüşümün,
her tarafımda yüreğimden bir yonga,
kılıçtan keskin,kıldan ince.
kederle öksürüyor yine gece,
karanlıkta közlenip kızarıyor yorgun bakışlarım,
ayaklarım ölüm taşıyor kabrime.
ben hicran gemisinde bir mülteci,
şehrin ayaz tepesinde yankılanan sessizlik,
kokuşmuş bir saltanatın ruhunda acıyan yara.
şimdi bir fesleğen büyür yine içimde,
büyümek ölüm mektubudur binevi,
ve postacı telaşıdır sakallarım,
ahmak yüzümde.
- Abdullah Cemek
22/10/2019