FİRDEVS GÜLÜ'NE
Efendime...
Gönlümün Sultanına...
İnceden ince ruhlu,
Gül kokuluya (sav)...
O duygular içindeyken gönlüme gelen ilham...
Rabbim şefaatine nail eylesin...
Amin...
...
..
Yolcusunu arar.
Dermansız yollar
Ruhumun kehkeşanları
ıslanır
izini kaybetmiş ayaklar,
Kaç asır kaldı seslenişinden
Haber yok 'veda tepeleri'nden
Seyre dalmışım...
Kırılmış kirli penceremden
Alnımda sayısız yorgun izler
Zamana vurulmuş çizikler,
Savrulmuş
yüreğime oturan sevinçler
Gel ey gönlümün küllenen arzusu !
Hâlâ içimde sakladığım gül kokusu,
Kanaviçe gibi ilmek ilmek dokudum ruhuma,
Bir daha şenlensin hicretin,
Dudaklarda kutlu ay müjdesi.
Ah yeniden bir daha !..
Geceyi aydınlatan;
" Tala 'al-badru 'alayna"...
Ey dost...
Ey vefalı dost...
Derûnumda solmayan
reng-i gül !
Ey kokusu hûlyalarımı süsleyenim...
Sevgili...
Sevgimin sadakati;
'Ebu Bekr'in atının üzengisi,
Belki basıp geçtiği toz zerrecikleri,
Ey güllere mahzûn rengi veren
Ey bahçelerin revnakdâr gülü,
Özlemim buruk, yaralarım kanık,
Vefâsızlığım vefâna hasret.
Ve binlerce saç teli
aklar bırakır izlerinden...
Dört duvar bir oda;
Senden bir selam
getirmeden,
Akıp geçen zamanlar,
Gözüm gibi sakındığım
Okuduğum binlerce kitapta
Ufkum yelken açar
bendeki sana.
Mekke sokaklarından
Tâif yollarına
Tohuma durur hatıran
Toprağım susuz amma
Güllerini soldurmam asla !
Buğulu gözler ,
ıslanmış kirpikler
Kağıda okunur senden kalan son sesler
Darmadağın bir ümmet
Soluklarını koklamaya hasret
Yüreklerimiz mahşer kaynar
Yokluguna sarılmış,
öksüz yıllar
Fer'i sönmüş bakışlar,
Rengi solmuş gözler
güneşin her doğuşunda
Halâ nefes alan bakışlar
Akabe tepelerinde döktüğün terinden,
Binlerce gül kokar asırlık hatırandan
Ey Nebî!
'Sevr'inde seni beklerler...
"Kardeşlerim !" müjdesini
gözleyenler
Mefkure Yolcusu | Baki Ozhan