Oyun şu ihtişamlı dağları ve bakın içlerinde kopan fırtınaya
Deryada haşmetle yüzen heybetli dalgara sorun vurduğunda kıyıya
Bakın işte insan bölük bölük her biri için başkaca hayat ve ölüm
Sıradan bir gün ve adam halbuki kıyametlerin koptuğu insan özüm
Zamanın en belirgin telleri kopuyor şimdi çaresizce izliyorum
Saatler hep aleyhimde dönüyor işte o günü heycanla bekliyorum
Felek dedikleri varya hani hep sövdükleri şu meşhur günah keçisi
Işte o felek nedir ya kader mi âlem mi yoksa sahi günah keçisi
Gülleri deste deste sepetine dizmiş bir çiçekçi var yol kenarında
Biraz ilerde bir simitçi taze gevrek simit satıyor arabasında
Ahh istanbul göktelenlerin dibindeki dilencileri görüyormusun
Levent maslak bir tarafı elit bir tarafı sözde varoş görüyormusun
Diyor ya hani şair Namık bey elimi çektim hükümet-i siyasetten
Sanki bulmuş cihânda râh-ı hürriyeti ve zevku sefâyı selâmetten
Ne içreyiz biz soran varmı cumhuriyetin istibdâtını doksan sene
Heleki bir nesli heder eden şu malum hükümet yok mu on dukuz sene
Yazın okunan sedadan düşen şu manayı îcâzı görün irtifayı
Birde susun saklanın örtülü virânelerinize görün istilayı
Tükürün kahpe yalanlarınıza yalnız kaldığınız gerçeklerinize
Çektiğiniz azab vicdanlarınızı dağlayan yalanlar hep kendinize
Siz ne kalleşsiniz bizde ahmak bir memleketi bölüşmüşüz sizin bizim
Üçbeş lakırdı ve bir resim soldaki sağdaki onların ortası bizim