FİZİKİ AÇIDAN HAYATTASIN PSİKOLOJİK OLARAK DA HAYATTA MISIN?

Yaşamak, fizyolojik olduğu kadar psikolojik bir tarafı da bulunuyor bu durumun. Bunu konuşmak istedim sizlerle. Psikolojik açıdan ne kadar hayattayız ve ne kadar yaşıyoruz bunu bilmek isterseniz alt paragraflarda buluşalım muhakkak.

Hayat içerisinde pek çok şey ile uğraşmak zorunda kalıyoruz. Mesela herkese yetmen gerekiyor. Sevgilinle ilgilenirken, dostunla da ilgilenmek zorundasın. Ya da sevdiğini kazanmak için onun yolunda koşup mücadele ederken, mesleki hayatını, aile hayatını, arkadaşlık hayatını da bir arada tutman gerekiyor. Mesela sevip peşinden koştuğun insan sesini duymak istiyor, bir arkadaşın ise buluşup bir şeyler yapmak. Seçim yapman gerekiyor ve en büyük hata iki tarafında gönlü olsun derken kendi gönlümüzü hiçe sayıyoruz. Bizi biz yoruyor, bizi en çok biz kırıyoruz...

Hayatta orta yol çoğu zaman yoktur. Bir seçim yapmak gerekir ve seçmediğimiz taraf ile olan bağımız biraz sakatlanır. Sonra o sakat kalan bağı iyileştirirken seçim esnasında tercihimizi kullandığımız taraf sakatlanır. İnsan, insanlar arasında gidip gelen bir canlıdır. Nitekim bedenimiz yorulmasa da ruhumuz nefes nefese kalır. Bunu kanıtlarım, içiniz daralır, içinizi sanki iki yandan içeriye doğru sıkıyorlar, bastırıyorlar gibi bir his sizi karşılar bu durumlar yaşandığında.

Mesleki hayat daha farklı bir boyuttadır. Sevdiğiniz insana yetebilmek, dostlarınızla ilgilenmek ve aile hayatınıza daha iyi destek olmak için mesleki hayata da ihtiyaç vardır. Hepimiz kendimize bir döngü oluştururuz. Dönme dolaba benzetebilirsiniz. Mesleki hayat, aile hayatı, aşk hayatı, arkadaşlık hayatı. Bu sisteme daha çok dolap eklenebilir. Ve biz hepsine yetmeliyiz. AMA YETEMEYİZ. ÇÜNKÜ YETEMİYORUZ. Burnumuz nefes alıyor, ama ruhumuz havasız, nefes nefese can çekişiyor çünkü YE TE Mİ YOR UZ!

Her şeyi geçtim bu dönence içerisindeki hayatlara yetme mücadelesi içerisinde kendimizi unutuyoruz. Maşuklar için hayat cidden hayat, ama aşıklar için hayat gerçekten zor. İyi niyetli ve iyi kalpli biriyseniz Nietzsche'nin dediği gibi "Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir" eğer bir seçim esnasında iki tarafın da gönlünü yapmaya çalışıyorsanız hassas kalpli birisinizdir ve şunu unutmayın iki tarafın gönlünü yaşatırken öldürdüğünüz tek şey kendi gönlünüzdür.

BU DURUM NASIL DÜZELİR NASIL YETERİM?

Basit bir deyiş ile sıralama yapmanız gerekmekte. Öncelik sırası. Bu sıralama sizin mantık çerçeveniz dahilinde oluşur. Örneğin, sevdiğinizi mutlu etmek isterken, arkadaşlarınızla bir aktivite yapmak isterseniz paraya ihtiyaç duyarsınız. Para için iş hayatı gerekir. Bu durumda öncelik sırasında iş hayatı en başta gelmelidir. Bu kolaydır. Herkes tarafından makul olanıdır. Ancak ikinci sıraya sevgili mi, arkadaşın mı geleceği işte öncelik sıralamasının zorluğu buradadır. Çünkü seçemediğiniz taraf sakatlanır, sakatı onarmak isterken bu kez diğer taraf sakatlanır. İşte aynı döngü içerisine girersiniz. Size tek tavsiyem BIRAKIN. Hassas kalplisiniz kimseyi kırmak istemiyorsunuz ancak unutmayın seçemediğiniz tarafın üzüntüsü birkaç saat sürerken sizin içinizdeki sıkıntı aylarca hatta uzunca bir müddet kalıyor.

KENDİNİZE ZARAR VERİYORSUNUZ. BIRAKIN GİTMEK İÇİN BAHANE BULANLARIN OLDUĞU GİBİ KALMAK İÇİN SEBEPLER ÜRETECEK İNSANLAR DA VARDIR UNUTMAYIN.

İNSTAGRAM
TWİTTER
YOUTUBE