Fotoğrafların Büyüsü
Bazı günler olur, insan uzun bir yolculuğa çıkar. Ama gittiği yer ne sevdiği sahil kasabasıdır ne de çalıştığı iş yeri. Sadece hatıralarına doğru ilerler. O hatıraların içinde hatırlayamadığı, hatırlamak isteyip bulamadığı, hatırlamak istemediği halde içinde sakladığı her şeyi yakalar. Bir uçurtmanın peşine takılan çocuklar gibidir. Sinek ilacı arabasının peşinden koşan sevimli bir köpek gibidir. Sadece ilerlemek ve ne olduğunu bile bilmediği bir şeyi bulmak ister. Bu yolculuğa hiçbir otogardan ya da tren garından bilet kesilmez. Bu yolculuğa havalimanının hiçbir kapısından çıkılmaz. Sadece fotoğraflar yardım eder insana. Fotoğrafların insana kendini özel ve yeni hissettiren eşsiz bir büyüsü vardır.
Fotoğraflar geçmişten kopup gelen parçalardır. Bu parçaları doğru şekilde birleştirince hayatın puzzle gibi tamamlandığını görürüz. Aile, arkadaşlar, anılar, seyahatler, aşklar ve çok daha fazlası fotoğrafların büyüsünde saklıdır. Fotoğraflar bazen bir çerçeveye yerleşir ve salonun baş köşesindeki yerini alır. Bazen tıpkı eski zamanlarda olduğu gibi cüzdanlarda taşınır. Bazen de tozlu sandıkların arasında unutulup giderler. Fakat ne zaman karşımıza çıkarlarsa çıksınlar, orada hep bir gülümseme gizlidir. Fotoğraflarda somurtmak kimsenin aklına gelmez. Yanlışlıkla somurtmuş olsanız bile, yıllar sonra o anı görmek gülümsetir. Yaşam yolculuğunda açılan yaralar, fotoğrafların büyüsüyle iyileşir.
Bir kutuya çok fazla şey sığdıramazsınız. Ama bir fotoğrafa anılar, duygular ve korkular sığabilir. Tek kare gibi görünen o anların içinde derinliğe açılan kapılar vardır. O kapılardan geçip geçmemek sizin kararınızdır. Bazen dipsiz bir kuyuya bazen ise harikalar diyarına dönüşen o derinliklerde pek çok kişiye rastlayabilirsiniz. Onları özlediğiniz gibi bulabilir, geçmişte kaybolabilirsiniz. Sonsuz bir maceraya çıkabilir ya da hızlıca geri dönmek isteyebilirsiniz. Ama karşılaştığınızda sizi şaşırtacak asıl kişi, kendiniz olacaksınız.