Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
GECE YARISI YOLCULARI | 19 - Sözümoki
13 Mart 2021, Cumartesi 03:05 · 477 Okunma

GECE YARISI YOLCULARI | 19

Sabahın beşinde yattığı yerden sıçrayarak uyanan Candan'ın telaşlı hali Onur'u endişelendirmişti. Hemen onu banyoya götürüp, sıcak su ile rahatlamasını sağlamıştı. Bornozuna sarıp, yataklarına geri yatırmıştı. Nedenini merak edip, sorduğunda ise Candan;
"Annemi gördüm. Gerçek gibiydi Onur. Yakalayabilsem gerçekten dokunabilecekmiş gibi hissettim." Sesinde titreme vardı. Yüzünde ise yitip giden heyecanı.
"Onu çok özlüyorum."
Gözleri dolu dolu yataktan kalktı. Camı açtı ve bir sigara yaktı. "Aç karnına içmesen olmaz mı?" dedi Onur.
Candan ona doğru dönüp, yarım bir gülüş attı ve tekrardan cama döndü. Onur da yanında bitiverdi. Hava karanlıktı ama yıldızlar sanki içlerinde bulundukları gün, çok güzel bir gün olacakmış gibi sıra sıra dizilmişlerdi. Her biri yanıbaşında dikilen Onur'un gözleri gibi çakmak çakmak parlıyordu.
Sigarasından son nefesini de çektikten sonra, izmariti küllüğe bastı ve Onur'a döndü.
"Uykunu böldüğüm için özür dilerim. Benim yüzümden bir saattir ayaktasın. Benim uykularım çoğunlukla böyle bölük pörçüktür. Annemi gördüğümde bazen tekrar uyuyamam ve sabahı ederim. Onu rüyalarımda görmek yetmiyor. Yanımda istiyorum. Ama olmuyor, olmayacak da. Gitti benden. Dünyamdan gitti ve o benim dünyamdı."
Onur kalakaldı. Yanlış bir şey söyleyip, üzgün kalbini kırmak istemiyordu.
Gözlerine baktı. Saçlarını okşadı. Boynunu öptü. Mis gibi kokusunu içine çekti.
"Sigara kokmuyor muyum?"
Onur, boynundan daha derin bir nefes alarak, "Hayır." dedi. Daha sonra camı kapattı. Ellerini tutup, "Hadi yatağa. Ellerin buz olmuş." dedi.
Bu Candan'ın pek umrunda olmadı. Elleri nasılsa ısınırdı ama annesinin boşluğu, yüreğinin bir bölümünü hep buz gibi tutacaktı. Birlikte yatağa girdiler. Onur, Candan'ı kollarının arasına aldı.
Candan, saçlarında dolaşan ellerin verdiği güvenle bir kaç dakika sonra uyuyakaldı. Nefes alış verişi düzenli hale geldiğinde, Onur uyuduğunu anladı. Saçlarına bir öpücük kondurdu. Göz kapakları ağırlaşıyordu. Daha fazla dayanamayıp, gözlerini kapattı. O da çok geçmeden uyuyakaldı. Geceleri çok yorucu geçmişti ve ikisi de öğlene kadar kalkmadı.

Saat on biri geçerken, Onur gözlerini aralamakta zorlanıyordu. Ama kalkmak zorundaydı çünkü çok çişi gelmişti. Kendini oyalamak için sağa sola dönerken yatakta yalnız olduğunu anladı.
"Hadi oğlum kalk, yoksa altına kaçıracaksın!"
Zar zor attı üstündeki yorganı. Kapıyı açıp, doğru tuvalete koştu. Tuvaletten çıktığında ter koktuğunu fark etti. Utana sıkıla evde Candan'ı aramaya başladı. Aslında olduğu yer belliydi. Çünkü evin içi mis gibi yumurtalı ekmek kokuyordu.
Candan, çayı demlerken dirseğini kapının kasasına dayamış, üstü çıplak ve şiş gözleriyle Onur'u gördü.
"Günaydın." dedi Onur. Gözlerinin içinin güldüğünü görebiliyordu Candan.
O da gülümseyerek "Günaydın." dedi.
"Duşa girmem lazım."
"Gir tabi ki. Ama çabuk ol. Çünkü kahvaltı hazır sayılır."
"Ama senden bir şey isteyeceğim." dedi utana sıkıla.
"Dinliyorum." dedi Candan, tavadaki son ekmeği çevirirken.
"Temiz kıyafetim yok. Hani sende bol, salaş bir şeyler varsa..."
"Anladım." dedi Candan, gülüyordu o sırada.
"Gülme." dedi Onur ama o da gülüyordu. Utanarak gülüyordu ve bu surat ifadesi genç kadını çok etkilemişti.
"Biraz bekle. Ekmek yanmasın."
Candan, tavadaki ekmeği alıp, ateşi söndürdü. Ellerini yıkadı ve Onur'un koluna girip, yatak odasına götürdü.
"Uzun boylu olmam senin için avantaj oldu, ha?"
"Evet." dedi Onur, giydiği kısa şorttan görünen düzgün bacaklarına bakarken. Gece o bacakların arasında gidip gelmişti.
Candan, durumun farkına vardı ve sağ elinin işaret parmağıyla burnuna vurdu.
"Kızma hemen."
Candan kızmadığını söyleyerek, dolabından ona beyaz bir tişört ve şort verdi.
"Bunlar erkek kıyafeti?" dedi Onur. Sesi sorgulayıcıydı.
"Evde hep böyle seksi şortlarla dolaşmıyorum canım." dedi Candan. Cümlesi imalıydı.
Onur hiçbir şey demeden, doğruca banyoya gitti. "Anlamadan böyle konuşursan, cevabın böyle iğneleyici olur işte!" diye geçirdi içinden.

Candan, evinin içinde dolaşan bir insan olduğu için mutluydu. Hiç değilse kafası dağılıyordu. Biraz sonra bu yakışıklı adamla kahvaltı yapacaktı. Daha ne isteyebilirdi?
Yaklaşık on dakika sonra Onır duştan çıkmıştı ve Candan'ı yiyecekleri masaya yerleştirirken bulmuştu.
"Özür dileyerek söylüyorum, sanırım senin havlunu kullandım."
"Yaaa ben sana havlu vermeyi unuttum. Üzgünüm." dedi Candan suratını ekşiterek.
"Ama kirli sepetine atmayı da ihmal etmedim."
"Teşekkür ederim. Ben de sadece bir kere kullanmıştım. Temizdi yani."
"Kirli olması imkansızdı zaten. Mis gibi kokuyordu."
"Benden iğrenmiyorsun yani."
"Gece tüm vücudunu yaşadığım kadından neden iğreneyim? Üstelik her yer tertemiz. İğreneceğim en son insan olursun sen. O da belki." dedi ve genç kadını dudağından öptü.
"Yakışmışlar sana." dedi kıyafetleri kastederek.
"Evet, çok da rahatlar üstelik."
"E hadi sofraya o zaman!"
Masaya göz gezdiren Onur deli gibi aç olduğunu anlamıştı. Kendisi de çok açtı.
"Ellerine sağlık. Nefis görünüyorlar."
Çayları dolduran Candan, teşekkür ederek sandalyeye oturdu.
"Candan ben seni daha çok tanımak istiyorum." diye söze girdi Onur.
Candan böyle bir cümle beklememişti Onurdan. Bu, bir birliktelik teklifi miydi? Tek gecelik bir ilişki olmasını o da istemezdi. Gülümseyerek cevap verdi;
"Merak ettiğin şeyleri sorabilirsin."
"Anneni anlatsana. Gece onun için nasıl üzüldüğünü gördüm."
Candan, çatalını masaya bıraktı. Yutkundu. Öylece Onur'a bakıyordu.
"Ben, seni üzmek istememiştim."
"Yaşımı, hobilerimi merak ediyorsun sanmıştım."
"Daha derinine inmek istiyorum."
Candan, "Daha erken." deyip, kestirip attı. Şimdi hayat hikayesini anlatıp, gerilmek istemiyordu. Annesi, onun için çok hassas bir konuydu. Ha deyince herkese anlatamazdı ki. Bu adamdan çok hoşlanıyordu ama yine de bazı şeyler için erkendi.
"Bunu üç gün önce tanıdığı bir erkeğin koynuna giren bir kadın mı söylüyor?
Ben bu durumda ne yapmam gerektiğini çözemiyorum. Bir yanım bu adama tüm kilitlerini açarken, diğer yanım kapat kapılarını diyor. Umursamamaya çalıştıkça, beynimi daha çok yoruyorum. Dün gece bir hata mıydı? Bu zor soruyu nasıl çözeceğim bilmiyorum." Aklından geçenler öyle geçip gitmeyeceğe benziyordu.

"Candan, Candan burda mısın? Daldın gittin öylece."
Onur, ellerini kaldırmış, Candan'ın gözüne gözüne sallıyordu.
Candan düşüncelerinden silkelenip, kendine geldi. Onur'a bakıp gülümsemeye çalıştı.
"Hadi tabağın öylece duruyor. Kahvaltını bitir."
"Tamam tamam bitiriyorum hemen."

1 kişi beğendi ·
Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Bir hatipte mutlaka olması gereken özellik sence nedir?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.