CANDAN
Aradan bir gün geçmişti. Kahvaltılarını yaptıktan sonra Onur, tamirhaneye gitmem gerek diyerek ayaklanmıştı. Kapıda uzunca öpüşmüşler, bir türlü ayrılamamışlardı. En sonunda Candan'a sipariş vermek isteyen bir müşteri aramış ve ancak öyle dudakları birbirlerinden ayrılmıştı. Şimdi Candan o anları gülümseyerek hatırlıyor, berjerinde kahvesini yudumluyordu. Bugün artık arabasını alabilecekti. Hazırlanması lazımdı. Hatta duşa girmesi. Belki gece Onur'un koynuna girerdi. Onun muhteşem tadını biraz daha hissetmeliydi. Alt dudağını ısırıp, kikirdedi. Bu genç adam, onun aklını başından almıştı. Sağa sola sallana sallana, şımarık hareketlerle banyoya doğru ilerledi. Sıcak suyla gevşemeyi istiyordu. Küvette, eline aldığı köpükleri havaya doğru üflüyor, kendi kendine gülüyordu. Uzun zaman sonra morali böyle yüksekti. Yarım saat sonra banyodan çıktı. Giyindi, süslendi. Kendine güveni gelmişti. Evden çıktı ve doğruca Onur'un iş yerine gitti.
EVE GİREN YABANCI
Yarım kalan kahvesi yanıbaşındaki modern fiskosa konmuştu. O ise çoktan hazırlanıp çıkmıştı. Evde onun taze sıcaklığını hissediyordu. Yeni sıkılmış parfümü havayı doldurmuştu. Bardağı eline aldı. Etrafına baktı, ruj izi yoktu. Cama doğru yürüdü, dudak izini bulmaya çalıştı. Onun içtiği yerden içti bardakta kalan kahveyi. Dudaklarının çevresinde kalan ıslaklığı, diliyle sildi ve bardağı tam aldığı yere geri koydu. "Bir gün o dudakları içime çekeceğim."
Yatak odasına gitti. Uzun zamandır bu eve gelmiyordu. Şifonyerin ilk çekmecesini açtı. Kırmızı bir külot aldı. Kokladı. Çamaşır yumuşatıcısı kokuyordu. Beğenmedi. Banyoya gidip, kirli sepetini karıştırdı. Bir tane külot buldu, aldı eline ve burnunun çevresine sürterek koklamaya başladı.
"Mis gibi, tazecik. Hafif ıslak. Neden ıslak?"
Daha derin kokladı. Kokladı ve birden öfke patlaması yaşayarak, külodu sepete geri fırlattı.
"Seks kokusu! Seni lanet orospu! Ne ara buldun koynuna sokacak bir yavşak?!"
Delirmiş gibiydi. Evde bir sağa, bir sola hızlı adımlarla dolanıyordu. Evi darmadağın etmeyi düşündü ama kendine hakim olmalıydı.
"Hayır, hayır bunu sakın yapma! Zaten kahveyi içtin. Eve kimsenin girdiğini anlamaması lazım. Kaç yıldır idare ediyorsun, böyle devam et!"
Banyodan çıktı ve Candan'ın yatağını toplamadığını fark etti. Yatak dağınıktı. Hemen oturdu ve yastıkları koklamak istedi. Aslında amacı içinde bir yerlerde saplantı haline getirdiği kadının kokusunu duymaktı ama külodundan aldığı koku aklına geldi. Biraz durdu. Biraz daha durdu. Öylece yatakta oturuyordu. Sonunda dayanamadı ve eline gelen ilk yastığı kokladı. Ohhh! Onun şampuanıydı bu!
Ya diğer yastık?
Diğer yastığı da koklamak istedi ama cesareti yoktu. Erkeksi bir koku alırsa daha da sinirlenebilir ve yastığı paramparça edebilirdi. En sonunda dayanamadı, iki parmağıyla yastığın köşesinden sıkıştırıp, kendine doğru çekti. İnceledi, kılıf bembeyazdı. Yavaşça burnuna doğru götürdü. Derin bir ohhh çekti. O da mis gibi şampuan kokuyordu. Tekrardan şifonyere gitti. Demin elinde tuttuğu kırmızı külodu aldı ve yatağın içine girdi. Telefonundan videoları açtı. İlk videolara doğru ilerledi. İşte yine oradaydı, çırılçıplak. Banyodaki büyük aynada kendine bakıyor ve sonra küvete giriyordu. Onu izledi ve sertleşti. Alt tarafını, üstünden attı. Video bittiğinde gözlerini kapattı ve Candan'ın üstüne çıktığını gördü. Her zaman yaptığı gibi onu hayal etti ve boşaldı. Spermlerini Candan'ın küloduna sildi.
Yarım saat kadar onun yatağında kaldı. Aklının bir köşesinde de kimle seviştiği vardı. Biliyordu, Candan öyle herkesin koynuna girmezdi. Eğer biriyle seviştiyse, kesinlikle uzun süreli olacaktı. Bir daha, o kim olduğunu bilmediği erkekle aynı yatağa girmeden bir şeyler yapmalıydı. Belki de şu an da, o pezevengin evindeydiler. Hışımla kalktı yataktan. Candan elden gidiyordu.
Elinde sımsıkı tuttuğu ıslanmış külodu, kirli sepetindeki çamaşırların ortalarına doğru yerleştirdi. Hep böyle yapıyordu ve sorun olmadığını düşünüyordu. Elini yıkadı. Tam havluya kurulayacakken, lavabonun kenarında bir siyah lastik toka gördü. Aldı ve bileğine taktı. Dağılmış saçlarını düzeltti. Hemen yatağın oraya giderek, yastıkları bulduğu gibi düzenledi. Boxerını ve pantolonunu giydi. Evin içinde dolanmaya başladı. Salona girdi. Oradan çıkıp, mutfağa girdi. Buzdolabını açıp, içine baktı ve küçük bir cam şişe gördü. İçinde su vardı ve yarısı boştu. Açtı ve şişenin ağzını yaladı. Sonra suyu kafasına dikti. Su, buz gibiydi. İçi üşüdü ama önemsemedi. Damacanadan, şişenin yarısına kadar su doldurdu ve tekrar yerine koydu. Misafir banyosuna gitti. Oradaki kirli sepetine baktı. Boştu. Kapağını sertçe kapattı ve oradan da çıktı. Artık evden de çıkmalıydı. Geleli bir saati geçmişti. Antreye doğru ilerledi ve yavaşça kapıyı araladı. Kimseler görünmüyordu. Hemen ayakkabılarını giydi ve kapıyı kilitledi. Asansöre bindi ve iner inmez apartmandan hızlı adımlarla uzaklaştı. Kafasındaki sabit düşüncelerle arabasına bindi ve gaza bastı.