Saat birden alıyordu geceden payına düşeni...
Sonra yelkovan ve akrep birbirlerini kovalıyorlardı,
Kavuşmaları imkânsızdı,
Döndükçe dönüyorlardı.
Karanlığın koynuna bir mum bırakılmıştı,
Yanıyor,yandıkça bitiyordu.
Ve buğulu penceremin üstüne birşeyler çizilmişti.
Anlamsız bir kaç hüzünlü dokunuştu sadece.
Dışarıda bir gölge öylece duruyordu,
Sessiz,çaresiz ve birazda ürkek.
Ağaçların misafirleri vardı,
Soğuktan birbirlerine kanat geren iki karga,
Ve nihayet onlarda uyudu.
Açlıktan çöpü karıştıran köpekte doydu.
Ve ben karanlığın içinden dörtnala boynuzlu atlar koşturuyorum.